Kutlu DoÄŸum ancak namazla kutlu olur

Kur'an-ı Kerim önceki peygamberlerin hayatlarında da namazın ve zekâtın bulunduÄŸunu haber verir. Hepsi dinin bu iki temel unsurunu öÄŸretmek için gelmiÅŸtir.
Zekât malın, servetin, bölüÅŸümün, kısaca dünyanın düzenini saÄŸlar, Ä°slam’ın köprüsüdür, namaz da dinin direÄŸi.
Ä°slam ibadetler tarihine baktığımızda namazın vahyin ilk günüyle baÅŸladığını görürüz. Hz. Peygamber Nûr Dağı'ndan ilk vahyi alıp, dağın eteÄŸine indiÄŸinde Cebrail tekrar gelip kendisine abdesti ve iki rekât namaz kılmayı öÄŸretmiÅŸtir. BeÅŸ vakit namaz farz kılınıncaya kadar Hz. Peygamber ve ona inananlar gizli gizli günde iki vakit namaz kılmışlardır. Demek ki, Ä°slam namazla baÅŸlamıştır. Bunun bir anlamı da ÅŸu olabilir. DiÄŸer ibadetler zor ÅŸartlarda düÅŸebilir ama namaz her halükarda bulunmalıdır. Çünkü o dinin ta kendisidir. O varsa din vardır, o yoksa din yoktur. Hanefiler dışındaki mezhepler olaya böyle bakarlar. Allah’tan ki, Hanefiler “namazı kasten terk eden küfre düÅŸer” hadisini, ‘yani inkâr eden’ diye anlamışlar da pek çok insan kurtulmuÅŸ.
Namaz hayata göre ayarlanmaz, hayat namaza göre ayarlanır. Ama alışkanlık haline getirilen otomatik namazların namaz olmadığını da biz yine Kur'an-ı Kerim’den öÄŸreniyoruz. Namaz Kur'an-ı Kerim’de otuz küsur yerde zikredilir ve hep ‘namazın dosdoÄŸru kılınmasından’ söz edilir. 
Namazın dosdoÄŸru kılınması; hep Allah’ı düÅŸünerek, O’nu görür gibi, O’nunla konuÅŸur gibi, kalbiyle ve kalıbıyla O’nun huzurunda olduÄŸu bilinciyle, her rüknü diÄŸerinden ayırarak, her ikisi arasında en az Sübhanellah diyecek kadar durarak ve okuduklarını tertil ile, yani anlaşılacak ÅŸekilde okuyup tane tane kılınmasıdır. Allah ‘Namazı beni anmak için dosdoÄŸru kılın” buyurur. Hz. Peygamber “KiÅŸinin namazından hak ettiÄŸi, ancak düÅŸünerek kıldığı kadarıdır” der.
Sayın Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı'nın arkasında en az üç kez namaz kıldım. Her birinde iÅŸte namaz böyle kılınır demiÅŸimdir. Kendilerine de, neden bütün imamlarımız namazı sizin kıldırdığınız gibi kıldırmıyorlar diye sorma nezaketsizliÄŸinde bulunmuÅŸtum. Tabii ki iÅŸin zorluÄŸundan söz ettiler. Elbette bütün imamlarımızın “dosdoÄŸru namaz kıldırmaları” zor bir iÅŸ. Ama zor baÅŸarılamaz mı?
Ä°tiraf edeyim ki ben imamlarımızın arkasında okuyacaklarımı tam okuyamıyorum, imam efendiye yetiÅŸemiyorum diye çoÄŸu yerde camiye gitmiyorum. Belki ÅŸeytan beni de buradan vuruyor ama öbürünün ÅŸeytanı da hesaba katılmalı deÄŸil mi? Bazen imam arkadaÅŸları nazikçe uyarmayı deniyorum, ama nezaketi iyi beceremediÄŸimden olacak, kolay kabul etmiyorlar. Bazıları, senin dediÄŸin gibi kıldıracak olsak arkamızda kimse kalmaz gibi pragmatist bir gerekçe söylüyorlar. Bu durum, namazı Allah’ın rızası için deÄŸil de kulları memnun etmek için kıldığımızı göstermez mi? Namazı dosdoÄŸru kıldığımız için gelmeyecek olanlar, dosdoÄŸru kıldırmadığımız için gelmeyenlerden daha mı önemli? Kaldı ki, ben meselenin onların dediÄŸi gibi de olmadığını düÅŸünüyorum, düÅŸünüyorum ne demek, iddia ediyorum. Çünkü yavaÅŸ yavaÅŸ,  Allah için ihlasla ve anlaşılır ölçülerle namaz kıldıran imam arkadaÅŸlarımızın üç beÅŸ yıl gibi çok kısa bir süre sonra arkalarında bilinçli bir cemaatin oluÅŸtuÄŸuna ÅŸahit oluyoruz. Böyle olmayanlar, zaten baÅŸka bir iÅŸi bulunmayan üç beÅŸ ihtiyarla yatıp kalkıp nihayet emekli olup gidiyorlar.
DosdoÄŸru namaz kılmak çok zor deÄŸil, bunun için bütün yapılması gerekenler ÅŸunlardan ibaret: Namaza özellikle de niyeti ve iftitah tekbirini Allah’ı düÅŸünerek baÅŸlamak, açıktan ya da gizli, bütün ayetleri tane tane, anlamlarını düÅŸünerek ve her ayette durarak okumak, her rüknü diÄŸerinden küçük bir duruÅŸla ayırmak, iki secde arasında bile biraz durmak. Mesela orada Hz. Peygamber ‘RabbiÄŸfir-li ve’rham ve ente hayru’r-rahimîn’ duasını okurlarmış. Ve bütün bunları huÅŸu ile yapmak. HuÅŸû, yani kalbiyle ve kalıbıyla Allah’ın huzurunda olmak. Mesele bundan ibaret. Böyle bir namaz, mevcutlardan sadece iki dakika daha uzun olabilir. Oysa baÅŸlangıçta ve sonda gereksiz yapılan ve belki on dakikamızı alan ÅŸeyler var. Zamanı çok deÄŸerlendirebiliyorsak onlardan kesilebilir.
Åžimdi ÅŸöyle bir hesap yapalım. Diyelim ki, 85 bin imamımız var. Her biri yılda bir tek kiÅŸiyi namaza baÅŸlatmış olsa on yıl, yirmi yıl sonraki manzarayı hesaplayın. Bu elbette sadece imamların görevi de deÄŸil. Namazını dosdoÄŸru kılan her mümin bunu yapmalıdır. DoÄŸru kılınan bir namaz sahibine bunu yaptırır. 
O halde pek çok güzel iÅŸler yaptıklarına inandığımız Diyanet yetkililerine soruyoruz: Mesela bu yılın Kutlu DoÄŸum etkinliklerinin konusu bu olamaz mı? Bir etkinliÄŸin de imamıyla cemaatiyle herkese bu bilinci vermek için yapılmasına deÄŸmez mi?
Pazar günü inÅŸallah Ä°mam Hatipler ve namaz meselesini yazacağız. Bu da önemli.

YENÄ°ÅžAFAK