Sosyal Medya

Makale

Safer Ayı ve belalılarımız

Gazeteler telefon açıp soruyor, televizyonlar görüÅŸ bildirmemizi istiyor. Safer Ayı uÄŸursuz mudur, bela ayı mıdır?

Duyanlar da önemli bir olayın bulunduÄŸunu sanacaklar. Önce ciddiye almadım ve cevap verme gereÄŸi duymadım. Sonra baktım ki, koca koca insanlar konuyla ilgileniyorlar. Demek ki, iÅŸin esasını bilmeyenler var. O halde birkaç kelam etmeliyiz dedim.

Evet, mesele ciddi bir mesele deÄŸil ama oluÅŸturulan edebiyat ciddi sorunlar doÄŸuruyor. Aklıma hemen ÅŸu deyim geldi: Bir deli bir kuyuya bir taÅŸ atar, kırk akıllı onu çıkarmaya çalışır. Ama attıktan sonra artık bu delidir deyip geçemezsiniz, taşı çıkarmak zorundasınız.

Önce prensibimizi belirleyelim:

İslam’ın asıl bilgi kaynağı vahiydir, yani Kur'an-ı Kerim’dir.

Sünnet, yani Hz. Peygamber’in sözleri, fiilleri ve onayları Kur'an-ı Kerim’in yanlışsız uygulanmasından ibarettir, Müslümanların vahyi doÄŸru anlayabilmelerinin garantisidir. Onu bilmeden vahyi anlayamazsınız.

Hadis ise, sünnetin sözlü olan kısmıdır.

Ve Sünnet bize çok ciddi ilmi çabalarla intikal ettirilmiÅŸtir, Müslümanlar bu konuda baÅŸka hiçbir millete nasip olmayan muhteÅŸem bir ilim ortaya koymuÅŸlardır. İsnad ilmini geliÅŸtirmiÅŸlerdir.

Bununla birlikte bazen bilmeden bazen de kasıtlı olarak Efendimiz adına hadisler uydurulmuÅŸ, aslı olmayan kıssalar anlatılmış ve bu alanda da müthiÅŸ bir edebiyat oluÅŸmuÅŸ. Aslında bu durum bile Sünnet'in gücünü anlatmaya yeter. Çünkü kötü niyetli insanlar bile düÅŸüncelerini ancak hadis diye söylerlerse kabul göreceÄŸini biliyorlardı.

Böyle söyleyince meseleyi bilmeyenler her ÅŸeyin birbirine karıştığını ve ayıklanmasının imkânsız olduÄŸunu sanabilirler. Oysa muhaddisler/hadis âlimleri vakti zamanında bunların hepsini tek tek ayırmışlar ve her ÅŸeyi zapta geçirmiÅŸler. Birazcık ilmi olan neyin sahih, neyin zayıf, neyin uydurma olduÄŸunu ÅŸimdi üç saniyede anlayabilir. Çünkü zamanında muhaddislerin ayıklayıp hükmünü verdiÄŸi yüz binlerce hadis ya da söz, günümüzde programlar haline getirilmiÅŸ ve iki tuÅŸa basmakla neyin ne olduÄŸunu hemen anlayabilirsiniz.

Åžöyle bir espri yapayım: Bazen birisi telefon açıp, hocam ÅŸöyle bir hadisin aslı var mıdır diye soruyor. EÄŸer bilgisayarımın başında isem o daha konuÅŸurken ben hadisin bir kelimesini girip sonucu hemen alıyorum ve ona; Hadis ÅŸu ÅŸu kaynaklarda vardır. Filan uydurmadır demiÅŸ, falan aslı yoktur demiÅŸ... diye sıralıyorum. Soruyu soran ÅŸaşırıyor ve muhtemelen bizi ehli keramet sanıyordur.

Åžimdi de Safer Ayı için böyle bir giriÅŸ yaptım ve kelimenin kaynaklarda 196 kez geçtiÄŸini gördüm ve her birini tek tek okudum. Tamamı iki sözün tekrarından ibaretti. Bu iki sözün birisi Hz. Peygamber’in ÅŸerefli sözü, yani hadisi ÅŸerif, diÄŸeri ise onun adına uydurulmuÅŸ, hadis diliyle mevzu bir sözdür. Geriye kalanlar bunların farklı kanallarla rivayetlerinden ibaretti. Daha sonra uydurulan hikâyelerin ise haddı hesabı yok.

Åžerefli söz ÅŸu: “İslam’da hastalığı bulaÅŸtıran manevi bir gücün olduÄŸunu sanma, uÄŸursuzluk, baykuÅŸun ötmesinden mana çıkarma ve Safer Ayı'nı uÄŸursuz bilme diye bir ÅŸey yoktur”. Bu sözü nakleden raviler, Efendimiz'in bunu böyle cahiliye inançlarını reddetmek için söylediÄŸini anlatırlar. Hadis pek çok kaynakta vardır ve sahihtir. İbn Recep çok deÄŸerli eseri ‘Letâif...’ de bunu uzunca anlatır.

Onun adına uydurulan söz ise ÅŸudur: “Kim bana Safer Ayı'nın çıktığını müjdelerse ben de ona cenneti müjdelerim”. Bu söz sadece uydurma hadisleri toplayan kaynaklarda vardır ve uydurmadır, aslı yoktur kaydıyla zikredilir. Safer Ayı'nın uÄŸursuzluÄŸu da bu uydurma sözden çıkarılmıştır.

İslam’ı asılsız hikâyelerle anlatanlara Hadis Âlimleri ‘kussâs/kıssacılar’ derler. Konunun uzmanı İbnül Cevzî (v. 597 H) der ki: “Hadis uydurmada en büyük bela kıssacılardan gelmektedir”. Evet, o bizzat ‘bela’ kelimesini kullanır.

Burada sık sık söylediÄŸim bir esprimi daha tekrarlayacağım: Siz bana istediÄŸiniz gibi bir İslam ısmarlayın ve kitaplarda da yeri olsun deyin ben size bunu yapabilirim.

Tabii ki bu İslam olmaz.

İşte Safer Ayı'nın bela ve musibet ayı olması da böyle bir konu.

Safer elbette bela ve musibet ayı deÄŸil, ama asıl bela ve musibet İslam adına uydurulmuÅŸ sözleri ve hikâyeleri İslam diye nakletmektir. Böyle olunca iÅŸin esasını anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler de bütün hadislerin uydurulmuÅŸ olduÄŸunu söyleyip, Hz. Peygamber’in örnekliÄŸi olmadan Kur'an-ı Kerim’i anlayabileceklerini sanırlar ve ikinci bir bela ve musibetle karşılaÅŸmış oluruz.

Onun için denir ki, ifrat da hatadır tefrit de. Ama ifrat çok daha büyük bir hatadır, çünkü tefrite sebep olan da odur demiÅŸler.

İfrat; sınırı aÅŸma, aşırı gitme, olanı büyütme, tefrit ise; sınırı daraltma, eksik yapma, azaltma demektir.

Yani hadis inkârcılarını, biraz da hadis uydurucular çıkarmıştır.

YENİŞAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.