Sosyal Medya

Makale

Kur'an-ı Kerim'in Arapça oluşunun bir anlamı daha var

Dedik ki, Kur'an-ı Kerim ilk indiÄŸi bölgenin diliyle gönderildi ki, iyi anlaşılsın ve uygulanabilsin.

Peki, onun Arapça oluÅŸunun kendi içinde tam on bir kez vurgulanması ne anlama geliyor? Biz bunun hikmetlerinden birinin ÅŸu olduÄŸu kanaatindeyiz:

Öncelikle onun Arapça oluÅŸu Allah'ın bir tercihidir. Müminler bu tercihe saygı duyarlar.

İkinci olarak bu gerçekliÄŸin defaatle vurgulanması gösteriyor ki, biz onu Arapça'nın dil kuralları içerisinde anlamak zorundayız. GeldiÄŸi dilin bütün özellikleri onda vardır. Hakikat-mecaz, umum-husus gibi… O halde Selefi kardeÅŸlerimizin iddia ettiklerinin aksine, Allah'ın kendisini anlattığı ifadelerde bile mecaz olabilir. Evet, böyle ayetler için temkinli davranıp, buna olduÄŸu gibi inanıyorum demek en saÄŸlam/eslem yoldur. Ama bazen bu tutum bizi hatalara götürebilir. Mesela 'Her ÅŸey yok olacak, sadece O'nun yüzü kalacak' (28/88) anlamlı ayetteki 'yüz' kelimesini hakikatiyle anlarsak yanlış yapmış olacağımız açıktır. 'Yüz' kelimesi Türkçe'de de Arapça'da da mecaz olarak 'zatı, kendisi' anlamında kullanılır.

Buna raÄŸmen dilde aslolan hakikat ve zahir anlamdır. Mecaza, ancak hakikat imkânsız olduÄŸunda gidilir. Ayrıca mecazın da bir namusu vardır. Hakikat olmadığı belli olan bir kelimeyi istediÄŸiniz anlamda mecaz sayamazsınız, hangi anlamda mecaz olduÄŸu yine dilde biliniyor olmalıdır.

Ve bunlardan daha önemlisi, Kur'an-ı Kerim'den zahir ve hakikat anlamına ters batınî ve iÅŸ'ârî anlamlar çıkarılması BatınîliÄŸe ve ardından da ÅŸirke götürür. Tarih boyunca istikametten ayrılmış mezheplerin çoÄŸu bu sebeple sapmıştır.

Mesela Rabıta denen uygulamaya bir baÅŸka delil bulursunuz ya da bulamazsınız, o ayrı bir ÅŸey; ama 'ey müminler, Allah'a karşı saygılı olun ve dürüst insanlarla beraber bulunun' (9/119) anlamındaki ayeti kerimeden 'rabıta'yı çıkarırsanız, haÅŸa, 'onlarla birlikte yatın' anlamını da, daha rahat çıkarabilirsiniz.

Böyle yaparsanız ÅŸunu da demiÅŸ olursunuz: Peygamber ve onu izleyen altı asır; sahabe, tabiin ve müçtehitler bu inceliÄŸi kavrayamamışlardı. Sonraki bir zat-ı muhterem bunu tespit ediverdi.

İşte bu durumda Hz. Ali'nin dediÄŸi gibi olur, 'Kur'an-ı Kerim öyle ya da böyle konuÅŸmaz, onu insanlar konuÅŸturur'. Yani onun söylediÄŸi bir ÅŸey, ya da pek çok ÅŸey vardır, ama onu dil kurallarının verdiÄŸi imkân çerçevesinde anlamanız gerekir. Aksi halde Kur'an-ı Kerim'e her istediÄŸinizi söylettirebilirsiniz. Ama bu durumda da onu, olması gereken ÅŸekilde deÄŸil, 'kendi görüÅŸünüze göre tefsir etmiÅŸ' olursunuz. Bu anlamda bir hadisi ÅŸerif ve Gazalî'nin ona muhteÅŸem bir yorumu vardır:

Efendimiz buyurur ki: 'Kim Kur'an-ı Kerim hakkında kendi görüÅŸü ile konuÅŸursa, isabet etse bile hatalıdır' (T).

Gazalî iÅŸte bu hadisi ÅŸu mealdeki sözleriyle açıklar: Yani bir insanın kendine göre arzuları ve düÅŸünceleri olur, benimsediÄŸi bir mezhep ya da meÅŸrep bulunur. Kur'an-ı Kerim'i anlamaya çalışırken ister ki, o onun arzularını, düÅŸüncelerini, mezhebini ve meÅŸrebini desteklesin. En küçük ihtimal ve iÅŸaretlerle, ayetin anlamını yamultur ve kendi görüÅŸünü destekleyecek ÅŸekilde yorumlar. İşte Allah Rasulü'nün kötülediÄŸi görüÅŸ beyanı budur. Yani asıl olan sanki Kur'an-ı Kerim'in dediÄŸi deÄŸil, kendi anlamak istediÄŸidir.

Hadisi ÅŸerh eden Tirmizî Åžarihi Mubarakfûrî de der ki: 'Bu hadisten anlaşılmış oluyor ki, Kur'an-ı Kerim'i yorumlayabilmek için, varsa Peygamber'in ve onu izleyenlerin sözlerinden, bu iÅŸin önderleri olan âlimlerin açıklamalarından, Arapça'nın kendi içindeki ihtimallerinden, usulü fıkhın genel kurallarından yararlanmak gerekir'.

Bunlarla birlikte elbette insanlığın ortak mirası olan bilimin ve bilgi birikiminin geldiÄŸi nokta Kur'an-ı Kerim'in sürekli açılmasına yardımcı olur. Bizim dikkat çektiÄŸimiz nokta ÅŸurasıdır: İnsanlar kendi akıllarınca bir düÅŸünce sistemi, bir ideoloji oluÅŸturur da Kur'an-ı Kerim'i onu desteklemek için esnetirlerse azîm bir hata yapmış olurlar. Sapık mezhepler hep böyle ortaya çıkmıştır. Yoksa elbette ondan yeni mana huzmeleri alınmaya devam edilecek ve bu durum kıyamete dek sürecektir. Bunu onun bizzat kendisi söylüyor:

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.