Sosyal Medya

Makale

Kuranın Arapça oluşu ne anlama geliyor?

İslam son din olduÄŸuna ve bütün insanlığa gönderildiÄŸine göre neden Kuranı Kerim Arapça gönderilmiÅŸ sorusuna nasıl cevap verilebilir?

Her halde sorunun muhatabı bir Müslüman ise diyeceÄŸi ÅŸey ÅŸudur: Allah risaletini kime vereceÄŸini kendi bildiÄŸi gibi, kitabını hangi dille göndereceÄŸini de yine kendi bilir. Biz Kuranı Kerim'e belli bir dille gönderildiÄŸi için deÄŸil, Allah'ın kitabı olduÄŸu için inanırız. Önemli olan onun her hangi bir dille gelmesi deÄŸil, Allah'ın kitabı olması ve bunun kesin delillilerle bilinmesidir. Tercih O'nun tercihidir. Arapça deÄŸil de bir baÅŸka dille gelseydi aynı soru onun için de vaki idi.

Ama mesele yine de izaha muhtaçtır.

En azından ÅŸöyle denmesi doÄŸru olmasa gerektir:

En mükemmel dil Arapça idi, Allah'ın muradı ancak böyle zengin bir dille ifade edilebilirdi, onun için Kuranı Kerim Arapça indirildi. Evet, bu doÄŸru olmamalıdır, çünkü bunun anlamı; Allah muradını, mesela Malayca gibi iptidai bir dille anlatamazdı da onun için Arapçayı seçti olur. Oysa O isteseydi muradını daha basit dillerle bile anlatabilirdi.

Biz kitabımızın dili olduÄŸu için Arapçaya önem veririz, saygı duyarız. Hatta onu ikinci anadilimiz sayarız. Çünkü Hz. Peygamber'in hanımları müminlerin anneleridirler ve kiÅŸinin annesinin konuÅŸtuÄŸu dil onun anadilidir. Ancak onu olduÄŸundan fazla da kutsamayız. Cennet dili Arapçadır gibi uydurma sözlere ve hikâyelere itibar etmeyiz. Ve biz biliriz ki, bütün diller Allah'ın birer ayetidirler. Kuranı Kerim'deki hiçbir ayeti, Allah'ın ayeti olması bakımından diÄŸerinden üstün tutmadığımız gibi, hiçbir dili de dil olması bakımından diÄŸerine üstün tutmamızın anlamı yoktur. Hiçbir ayeti yasaklayamayacağımız gibi hiçbir dili de yasaklayamayız. Bir dili sadece dil olması yönüyle yüceltmek ya da aÅŸağılamak ırkçılık anlamı taşır ve ırkçılığı İslam yasaklar.

Hatta diyebiliriz ki, Kuranı Kerim bizden öncelikle kendi dilimizi çok iyi bilmemizi ve onu geliÅŸtirmemizi ister. Çünkü Allah her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdiÄŸini söylerken gerekçe olarak der ki, 'ta ki mesajını onlara çok iyi anlatabilsin' (14/4). Demek ki, çok iyi anlatabilmek için insanın kendi dilini de çok iyi bilmesi gerekir, bu da Kuranî bir emirdir, davetçi için vaciptir.

Evet, Arapça geçmiÅŸte çok zengin ve engin bir dil olmuÅŸ ve uzun yüzyıllar dünyayı ve Batıyı etkilemiÅŸtir. Bu zenginlik özellikle de müslümanların hem dini ilimlerde hem de dünyevi ilimlerde, yani fen bilimlerinde muhteÅŸem ürünler vermesiyle mümkün olmuÅŸtur. Çünkü dil, ürettiÄŸiniz yeni ÅŸeylere verilen isimlerle geliÅŸir. Maddi ürünler dili zenginleÅŸtirdiÄŸi gibi, düÅŸünsel ürünler de zenginleÅŸtirir. İşte müslümanların ürettiÄŸi zamanlarda yazılan Tacu'l-arûs ve Lisanü'l-Arap gibi sözlükler ayarında sözlük, Batıda sanırım Oxford SözlüÄŸü'ne kadar yazılamamıştır.

Ama İslam dünyasının gerilemesi ve zihni ve maddi üretiminin durması, Batının ise özellikle fen bilimlerinde ilerlemesiyle durum tersine döndü. Mesela İngilizce Arapçayı katladı. Akranı olan müslümanlardan örnek verme imkânım yok ama Åžekspir'in (ö. 1616) eserlerinde 35 bin kelime kullandığı söylenir. Buna karşılık geçen asrın en büyük Arap edipleri olan Taha Hüseyin, Ahmed Emin ve Seyyid Kutup gibi müelliflerin eserleri 12 bin civarında kelime içerir.

Bizimkileri sorarsanız Türkçeyi en iyi kullananlardan biri olan Peyami Safa'nın 6 bin yüz kelimesi varmış. Nutuk'taki kelime sayısı da bu civardadır. Cumhuriyetle birlikte Türkçenin budanması sebebiyle Osmanlı kültürü almamış yazarlarımızdan 4-5 bin kelimeyi geçebilenin bulunduÄŸunu sanmıyorum. Hem Nutuk hem de Peyami Safa'nın eserleri Osmanlı Kültürünün ürünüdürler. Necip Fazıl ve Cemil Meriç de öyle.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.