Makale
Asrın şehidi, Seyyid Kutup
Seksenli yılların başı idi. Fatih'te bir kitapçıda raflardaki kitaplara bakıyordum. İçeri bir delikanlı girdi, beni orada çalışan biri zannederek dedi ki,
'Abi bir ÅŸey sormak istiyorum; ben bilmeden Seyyid Kutup denen adamın tefsirini satın aldım, meÄŸer adam sosyalistmiÅŸ. Åžimdi onu elimden çıkarmak istiyorum, verdiÄŸim paranın bir kısmını olsun alabilmek için bu kitabı satsam, aldığım para helal olur mu?'
Ben de, ucuza bir kitap yakaladık diye düÅŸünerek, getir ben satın alayım, dedim. Çocuk ÅŸaşırdı, 'Abi alay etmiyorsun deÄŸil mi?' dedi. Ben daha cevap vermeden sorulan makamın sahibi olarak dükkândaki görevli araya girdi, 'kardeÅŸim, bize soruyorsan Seyyid Kutup'un adını bile aÄŸzına alma!' deyince ben de meselenin üzerine gitmedim.
Malum, Seyyit Kutup sosyalist geçmiÅŸi olan bir âlim ve eylem adamı idi.
Ellili altmışlı yıllarda vahÅŸi kapitalizme, sömürüye ve zulme karşı Sosyalizm yükselen bir deÄŸerdi. Ama bu kelime bize ürkütücü geldiÄŸinden Türkiye'de en azından inançlı insanlar tarafından çok raÄŸbet görmedi. Oysa Sosyalizm Arapçaya İştirakiyye/bölüÅŸümcülük diye çevrilince çekici bir kavram olarak algılandı. MeÅŸhur Sahabî Ebu Zer ilk sosyalist sayıldı. Bazı müslümanlar bu akıma kapılarak, 'gerçek sosyalizm İslam'dadır' demeye baÅŸladılar. Tıpkı ÅŸimdilerde 'Gerçek Demokrasi İslam'dadır' dendiÄŸi gibi. Suriyeli büyük âlim Mustafa Sibaî 'el-İştirakiyye'l-İslamiyye' adlı kitabını yazdı. Türkçeye de müstear bir adla 'İslam Sosyalizmi' diye çevrildi.
Oysa Seyyid Kutup cahiliye dönemi saydığı fikri savrulma yıllarını çoktan terk etmiÅŸ, İslam'ın güzelliklerini anlamış ve ÅŸiir gibi bir üslupla 'Kuran'ın Gölgesinde' adlı sosyal içerikli muhteÅŸem tefsirini yazmıştı. Aslının o kadar edebi ve akıcı bir dili vardır ki, okumaya baÅŸlayanı alır götürür. KeÅŸke Türkçesi de biraz buna yıkın olsaydı.
Seyyid Kutup Arapçada on bin kelimeyi aÅŸabilen üç dört yazardan biridir. Bizim Türkçeyi en iyi kullanabilen yazarımızın yedi bin beÅŸ yüz kelimesi bulunduÄŸunu hatırlayalım.
Gerek tefsiri, gerekse Yoldaki İşaretler, İslam'da Sosyal Adalet gibi kitaplarıyla sadece Arap dünyasını deÄŸil, bütün İslam Dünyasını etkiledi. Mısır'da İhvan Hareketinin güçlenmesini saÄŸladı. Ama aynen ÅŸimdilerde olduÄŸu gibi, durumdan endiÅŸelenen Arap Sosyalist milliyetçisi Cemal Abdunnasır, kendisini destekleyen dış güçlerin de yardımıyla İhvana komplo kurdu. Binlerce insan Guantanamo'yu aratmayan hapishanelerde akla hayale gelmedik iÅŸkencelere maruz kaldılar. Seyyid Kutup'un üzerine de defalarca eÄŸitilmiÅŸ köpekler salıp yaralanmasına sebep oldular. Ellerini ayakların baÄŸlayarak aç ve susuz bıraktılar. Kutup'un gözleri önünde Kız kardeÅŸi Nefise hanımın mühendis oÄŸlunu iÅŸkence ile öldürdüler. DiÄŸer kız kardeÅŸi Emine Hanıma da olmadık eziyetler yaptılar. Seyyit Kutup mide ve barsak kanaması dâhil pek çok hastalığa yakalandı. Bütün bu iÅŸkenceleri Abdunnasır'dan özür dilemesi için yapıyorlardı.
Kız kardeÅŸi Hamide Kutup onun yaÅŸamasını çok istiyordu. Onun aracılığı ile kendisiyle pazarlık yapmaya baÅŸladılar. 'Åžimdiye kadar sarf ettiÄŸim söz ve davranışlarımda yanılmışım, CumhurbaÅŸkanı Abdünnasır'dan özür diliyorum' diyecek ve serbest bırakılacaktı. İstedikleri bundan ibaretti.
Kız kardeÅŸi Hamide Kutup teklifi kendisine iletti. Üstadın cevabı çok açık ve netti:
'EÄŸer adil bir yargılama ile idama mahkûm edilmiÅŸ isem affedilmem zaten haksızlık olur. Ama batıl kanunlarla zalim bir karara kurban gidiyorsam, zulme uÄŸruyorum ve bu kararı verenler zalimdirler demektir. Benim inancım, zalimlerden af ve merhamet dilememe müsaade etmez'.
Ve Seyyid Kutup, dava arkadaÅŸları Abdülfettah İsmail ve Muhammed Yusuf 29 AÄŸustos 1966'da, ben on dört yaşımda iken idam edildiler.
Henüz yorum yapılmamış.