Sosyal Medya

Önemli Şahsiyetler

Sultan Abdülhamid'in servetini yöneten Ermeni: Agop Paşa

Hazırladığı ıslahat programıyla hem devlet maliyesinin tasarruf etmesini sağlayan, hem de Sultan Abdülhamid’in servetini arttıran Agop Paşa hayatıyla da alışılmışın dışında bir Osmanlı bürokratı portresi çizmiştir.



Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz’in zamanlarında iflasın eÅŸiÄŸine gelen ve küçültüle küçültüle Mabeyn-i Hümayun’a baÄŸlı bir müdürlüÄŸe dönüÅŸtürülen Hazine-i Hassa’da, II. Abdülhamid’in devrinde köklü bir ıslahat gerçekleÅŸtirildi. Hazine-i Hassa, kısa sürede nezarete (bakanlığa) çevrilerek büyük gelirlerin idare edildiÄŸi, geniÅŸ memur kadrolarıyla sistemli bir ÅŸekilde çalışan, adeta ‘devlet içinde devlet’ denilebilecek bir teÅŸkilata dönüÅŸtü. BaÅŸta Musul’daki petrol arazileri olmak üzere stratejik açıdan önemli, büyük gelirler getireceÄŸi düÅŸünülen birçok gayrimenkul satın alınarak padiÅŸahın ÅŸahsî mülkü haline getirildi. Bu durum sonraki yıllarda bazılarınca büyük bir baÅŸarı olarak deÄŸerlendirilirken, bazı kesimler Abdülhamid’i ÅŸahsî servetini artırmaya çalışmak ve her ÅŸeyi tekeline geçirmekle suçlamışlardır. Abdülhamid ise Hazine-i Hassa’yı hem gerektiÄŸinde devletin malî ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir kurum, hem de ileride çocuklarına bırakabileceÄŸi bir miras olarak deÄŸerlendirmiÅŸtir.
 
Sultan Abdülhamid’in bu konuda en büyük yardımcısı, neredeyse tahta çıktığından itibaren yanında olan Agop Kazazyan PaÅŸa’dır. Sultan tüm yaÅŸamı boyunca Agop PaÅŸa’yı taltif ve armaÄŸanlara boÄŸmuÅŸ, tahttan indirildikten sonra bile onu “Cülusumda 60 bin liram var idi. Sonra Agop PaÅŸa’nın himmetiyle tasarruf ederek biraz para biriktirdim. Bu da hem evlatlarımın âtisini (geleceÄŸini) temin etmek, hem hin-i hacette (gerektiÄŸinde) devlete yardım eylemek maksadıyladır” sözleriyle yâd etmiÅŸtir.
 
Esnaf çocuÄŸu, Sultan’a danışman oluyor
 
Agop PaÅŸa 1836’da Hovagim isimli bir esnafın oÄŸlu olarak Ä°stanbul’da dünyaya gelmiÅŸ ve ailesinin maddî imkânlarının yetersizliÄŸinden dolayı iyi bir eÄŸitim alamamıştı. Kariyerine Galata’daki Ermeni kilisesinin muhasebecisi olarak baÅŸladı. 1870’de Ebniye Meclisi’ne, 1872’de Galata Bidayet Mahkemesi’ne üye tayin edildi. Mahkemedeki görevini beÄŸenmeyip iÅŸlerini aksatınca 1,5 ay sonra görevden alındı.
 
1875’te Osmanlı Bankası’nda memuriyete baÅŸladı. Keskin zekâsı, mahareti ve hesap iÅŸlerine yatkınlığı sayesinde herkesin dikkatini çekmeyi baÅŸardı ve kısa sürede bankanın Türkçe Tahrirat (Yazışma) Kalem MüdürlüÄŸü’ne yükseldi. Bu sırada bankada yaÅŸanan yolsuzlukları su yüzüne çıkararak Ä°stanbul’un finans çevrelerinde ve sarayda ismini duyurdu. Aralık 1877’de Ä°stanbul’dan milletvekili tayin edilerek Meclis-i Mebusan’a girdi, bu sayede Abdülhamid’e yaklaÅŸma fırsatı buldu; malî konularda rapor vererek padiÅŸahın danışmanlığı görevine soyundu.
 
Kazazyan’ın hayatındaki dönüm noktası, Aralık 1879 tarihi idi. Sultan Abdülhamid, iflas etmiÅŸ Hazine-i Hassa’yı ıslah için Osmanlı Bankası Direktörü Mr. Foster ile görüÅŸtüÄŸünde kendisine Agop Kazazyan tavsiye edildi. PadiÅŸah, Aralık 1879’da Hazine-i Hassa idaresini küçültüp müdürlüÄŸe çevirdi, Kazazyan’ı o sırada 370 bin lira borcu olan Hazine-i Hassa MüdürlüÄŸü’ne getirdi.
 
Kazazyan, bir ıslahat programı hazırladı, Hazine-i Hassa’ya ait tüm mülklerin envanterini çıkardı ve gelir getirebilecek birçok padiÅŸah emlakinin atıl durumda bırakıldığını, gelir gider kayıtlarının yapılmadığını ve eldeki paranın kullanılmadığını gördü. Kendisinden önceki idarecilerin liyakatsizliÄŸini, “Benden önceki nazırlar deÄŸil interpose (bileÅŸik faiz), intersimple (basit faiz) dahi bilmezlerdi” diye özetledi.
 
Kazazyan, Nisan 1880’de Abdülhamid’e verdiÄŸi rapora göre 4 ay gibi kısa bir süre içerisinde tespit ettiÄŸi padiÅŸah emlakinin gerçek deÄŸerlerini belirleyerek gelir getirmelerini saÄŸlamıştı. Bu sayede padiÅŸah hazinesinin gelirlerini artırmış; en önemlisi, her ÅŸeyin kayıt altına alındığı, tüm gelir ve giderlerin en ince ayrıntısına kadar takip edildiÄŸi yeni bir dönem baÅŸlatmıştı. Abdülhamid onun çalışmalarından son derece memnun kalarak 18 Nisan 1880’de Hazine-i Hassa’yı tekrar bakanlığa çevirdi, Kazazyan’ı Bâlâ rütbesiyle Hazine-i Hassa Nazırı (Bakanı) tayin etti.
 
Abdülhamid’in gözdesi 1833 yılında Kıbrıs’ta doÄŸan Sadrazam Kâmil PaÅŸa, 1885 ile 1913 yılları arasında üst üste 4 kez Sadrazam olarak Sultan Abdülhamid’in lütfuna eriÅŸmiÅŸti.
 
Midelere zarar bir tasarruf programı
 
Agop PaÅŸa gerek padiÅŸahın ÅŸahsî hazinesinde, gerekse Osmanlı bürokrasisinde uygulanacak çok sert ıslahat ve tasarruf programları hazırlayarak bunların hayata geçmesi konusunda Sultan Abdülhamid’i razı etti. Memur kadrosunda küçülmeye gidilerek liyakatsiz olduÄŸuna karar verilen memurlar ya emekli edildi ya da açığa alındı. Ayrıca tüm memurların maaÅŸlarında kesintiye gidildi. Ä°lk defa onun döneminde devlet çekle ödeme sistemine geçerek borçlarını vadeli ödemeye baÅŸladı. Kırtasiyeden memurların yemek masraflarına kadar her alanda kesintiler yapıldı. Mabeyn KâtipliÄŸi yapan Ali Ekrem Bey, Agop PaÅŸa’nın tasarruf programından nasıl etkilendiklerini ÅŸu satırlarla anlatıyor:
 
“Önceleri, yemeklerimiz de yenilmez derecede fena idi: koca bir tabla mekûlat (yiyecek), biri kayış gibi sert, billur gibi soÄŸuk kebap yahut külbastı, diÄŸerleri sünger kadar pörsümüÅŸ, toprak kadar yağız yahni olmak üzere 3 türlü et, sade suda piÅŸmiÅŸ 4 türlü sebze, bıçakların kesmekten aciz kaldığı bir börek, kupkuru bir pilav, bir de ÅŸuruba deÄŸil, ÅŸerbete batırılmış tatlı. Bunların hepsinde kullanılan yağın cinsi ise o derece fena ki miktarının azlığından dolayı yemekleri yaÄŸlayamamakla beraber mideleri dehÅŸetli bozuyor. Daire-i Kitabet’te herkesin masasında bir ÅŸiÅŸe bikarbonat dösud vardı. Bu hal Agop PaÅŸa’nın Hazine-i Hassa Nezareti’ne tayin edildiÄŸi zaman icra etmiÅŸ olduÄŸu tasarruftan ileri geliyordu.”
 
PaÅŸa uzun süredir sahiplerince iÅŸlenmeyen arazilere yahut varissiz ölenlerin mülklerine Hazine-i Hassa adına el konulmasının yolunu açarak birkaç yılda padiÅŸahın gelirlerini tam 30 katına çıkarmayı baÅŸarmıştı.
 
Kazazyan’ın azim ve çalışkanlığı Abdülhamid tarafından takdirle karşılanıyor ve onu vazgeçemeyeceÄŸi adamlarından biri haline getiriyordu. Bu durum doÄŸal olarak birçok devlet ileri geleninin Kazazyan’a düÅŸmanlık beslemesine yol açtı. Ama düÅŸmanları ne kadar ÅŸikâyetlerde bulunurlarsa bulunsunlar, Abdülhamid hiçbir ÅŸekilde onu görevden uzaklaÅŸtırmaya yanaÅŸmıyordu.
 
Kazazyan, baÅŸta Sadrazam Kâmil PaÅŸa ve Maliye Nazırı Ahmed Münir PaÅŸa gibi isimlerle kavgalı olmasından dolayı 1880 sonlarında istifa etti. Ne var ki, Abdülhamid istifayı kabul etmediÄŸi gibi Kazazyan’ın rütbesine PaÅŸa unvanını ekleyerek ve Birinci Dereceden Osmanî ve Ä°kinci Dereceden Mecidî niÅŸanlarıyla onurlandırarak tavrını açıkça ortaya koydu. Kâmil PaÅŸa’nın rakibi olan Sadrazam Said PaÅŸa da Agop PaÅŸa’dan yana tavır almış, hatta 1882’de onun Maliye Nazırı tayin edilmesini salık vermiÅŸ, fakat Abdülhamid, Hazine-i Hassa hesaplarının aksayabileceÄŸi düÅŸüncesiyle buna yanaÅŸmamıştı.
 
Çift maaşı reddeden PaÅŸa
 
1884’de rütbesi VezirliÄŸe yükseltilen Agop PaÅŸa, birçok kimsenin karşı çıkmasına raÄŸmen Eylül 1885’de vekaleten Maliye Nazırlığı’na tayin edildi. (Hazine-i Hassa idaresi yine kendisinde bırakılmıştı.) Her 2 bakanlığı da idare ettiÄŸi için çift maaÅŸ alıyordu. Herkesi ÅŸaşıtan bir tavır sergileyen Agop PaÅŸa, bu durumun tasarruf programına uygun olmadığını söylemiÅŸ ve kendisine tek maaÅŸ ödenmesini istemiÅŸti.
 
Müderristi, nazır oldu Agop PaÅŸa’nın yerine Hazine-i Hassa Nazırı tayin edilen Mikail Portakal PaÅŸa, 1880’lerde Mekteb-i Mülkiye’de verdiÄŸi derslerle ekonomi konusundaki yetkinliÄŸini ispatlamıştı.
 
Agop PaÅŸa 1886’da asaleten Maliye Nazırı tayin edildi ve Abdülhamid kendisine, Selanik’te bir arazi ile NiÅŸantaşı’nda konak arsası hediye etti. Ä°lk nazırlığı sırasında bir kabine toplantısında Sadrazam Kâmil PaÅŸa ile küfürlerin havada uçuÅŸtuÄŸu bir tartışmaya girdi. Bu, yurt içinde ve dışında yakından takip edilen bir konu haline geldi; insanların taraf tuttuÄŸu bir meseleye dönüÅŸerek baÅŸkent sokaklarına paÅŸalar aleyhine afiÅŸler asıldı. Bu olay, dış basına, Abdülhamid’in her zamanki gibi Agop PaÅŸa’dan yana olduÄŸu, Kâmil PaÅŸa’nın bunu hazmedemeyerek Ä°ngiliz Sefarethanesi’ne sığınmaya çalıştığı ÅŸeklinde yansıdı. Bunun üzerine Mart 1887’de Maliye Nazırlığı’ndan istifa eden Agop PaÅŸa, tekrar Hazine-i Hassa Nazırı tayin edildi.
 
1887 sonlarında Maliye Nazırı Celaleddin PaÅŸa’nın ismi çeÅŸitli yolsuzluklara karışıp bu olaylar Avrupa basınına taşınınca memurların maaÅŸları ödenemedi. Abdülhamid hiddetlenerek, ne olursa olsun Kurban Bayramı’na kadar memurlara maaÅŸ ödenmesi emrini verdi. Bunun üzerine Agop PaÅŸa, AÄŸustos 1888’de Maliye’nin ıslahı için Abdülhamid’e 110 maddelik geniÅŸ kapsamlı bir tasarruf programı sundu. 9 AÄŸustos 1888’de vekaleten, 25 Aralık 1888’de ise asaleten Maliye Nazırı tayin edildi. 3 yıl kadar bu görevini sürdürdü, saÄŸlık sorunlarını öne sürerek defalarca istifa ettiyse de hiçbiri kabul edilmedi.
 
Sultan’ın hediye ettiÄŸi ata biner ve…
 
Rivayete göre Sultan Abdülhamid, her alanda kendisinden faydalanabildiÄŸi ve servetini katbekat artıran Agop PaÅŸa’ya bir gün boÅŸ zamanlarında nelerle uÄŸraÅŸtığını sordu. Hayatı boyunca evlenmemiÅŸ olan Agop PaÅŸa, boÅŸ vakitlerini annesinin yanında geçirdiÄŸini ve zaman zaman at bindiÄŸini söyleyince PadiÅŸah kendisine çok kıymetli bir atını hediye etti. PaÅŸa, 20 Eylül 1891 günü bu atla Yeniköy’deki yalısından ayrılarak gezintiye çıktı. Kalender Kasrı denilen mesire yerine geldiÄŸinde köpeklerin havlamasından ürken at koÅŸmaya baÅŸlayınca Agop PaÅŸa büyük bir ÅŸaÅŸkınlıkla dizginleri bıraktı ve ayağı üzengiye takılı bir halde yerde sürüklenerek kafasını taÅŸa çarptı. Halkın yardıma çağırdığı kolluk kuvvetleri tarafından kayığa bindirilerek Yeniköy’deki yalısına götürülen Agop PaÅŸa, tüm müdahalelere raÄŸmen kurtarılamayarak aynı akÅŸam vefat etti.
 
TeÅŸekkür niyetine Maliye Nazırı tayin edilmesinden dolayı Agop PaÅŸa’nın Sultan Abdülhamid’e yazdığı teÅŸekkür mektubu.
 
Agop PaÅŸa’nın kendi hediye ettiÄŸi at yüzünden vefat etmesinden büyük üzüntü duyan Abdülhamid, mabeyncilerini göndererek annesi Nikdar Hanım’a taziyede bulunmuÅŸ, üzüntülerini bildirmiÅŸti. Nikdar Hanım ÅŸu cevabı vermiÅŸti: “Bir Agob’um öldüyse, bir oÄŸlum saÄŸdır. Allah uzun ömürler versin, müteessir olmasınlar, kazaya rızadan baÅŸka elden ne gelir!”
 
Agop PaÅŸa’nın cenaze masrafları saray tarafından üstlenildi. BeyoÄŸlu’ndaki Üç Horan Ermeni Kilisesi’ndeki ruhanî törenin ardından devlet töreniyle ÅžiÅŸli Ermeni Mezarlığı’na defnedildi. Cenaze törenine aralarında bürokrat, diplomat ve finans çevrelerinden 10 bini aÅŸkın bir kalabalık katılmıştı. Abdülhamid ise bundan sonra ÅŸahsî servetinin idaresini Ermeni Katolik cemaatinden Mikail Portakal PaÅŸa’ya emanet edecekti.
 
Kaynak: Derin Tarih Dergisi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.