Sosyal Medya

Akif Emre'nin Arşivinden: Kentin yitip giden sokakları

Bir zamanlar sokakta kaybolurduk. Bazen sokak ortasında kalakalırdık bu korkuyla. Küçük çocuklar evlerinden uzaklaştıklarında sokak ortasında kaybolma korkusu yaşarlardı. Sokakta kaybolmak duygusu dünyaya acemiliğimizin ifadesiydi. Yetişkinler için bu acemilik hali şehirlerde geçerliydi. Hele büyük şehirlerde kaybolma korkusu daha fazlaydı.



Artık sokaklar kayboluyor.
 
Sokakları kaybediyoruz.
 
Çocukken kaybolduÄŸumuz sokakları kaybediyoruz bir bir. Sokaklarını kaybeden ÅŸehirlerde yaşıyoruz. Sokakları ortadan kalkan ÅŸehirler gibi, kaybolduÄŸumuz sokaklarla beraber hafızalarımızı da kaybediyoruz.
 
Åžehirler hızla hafızasızlaşıyor. Dünyanın en eski yerleÅŸim yerleri bilinçli ÅŸekilde belli plan dahilinde, herkesin gözü önünde ve herkesin alkışları arasında hafızasızlaÅŸtırılıyor. Hafızamızı kaybettik diye müÅŸteki olanlara “ne zamandan beri” sorusu yöneltiliyor.
 
Bahse mevzu olan husus bir caddenin, sokağın zaman içinde yaÅŸadığı deÄŸiÅŸim ya da sokak üstündeki iÅŸaret taÅŸlarının bir bir ortadan kalkması da deÄŸil. Bizzat sokağın ortadan kaybolması.
 
Önce ÅŸehrin sokak isimleri deÄŸiÅŸti. Her birinde zamanın izlerini taşıyan kimi güldüren, kimi sıradan bir vesileyle alınan, kimi derin bir saygıya davet eden ama hepsi hayatın içinden, hayatla barışık isimler… ÇaÄŸdaÅŸ, modern, idealist hatta geçmiÅŸin yükünü hafifletmiÅŸ kelime oyunlarıyla dönüÅŸtürülmüÅŸ isimler verildi. Küçük harf oyunları ile modernleÅŸtirildi, laikleÅŸtirildi. Kimi ise tümden ortadan kayboldu. Bir anda tanımadığımız bir adrese taşındık. Cebimizdeki adreslerden evimizi, sokağımızı, kendimizi bulamaz hale geldik...
 
Büyük dönüÅŸümlere sıra geldi; büyük bulvarlar açma hevesine tek tek binalar, hamamlar hatta camiler deÄŸil sokaklar ortadan kalktı. Artık “sokağın tam ÅŸu köÅŸesinde eskiden ÅŸöyle bir yapı” vardı diye hayıflanacak imkan kalmadı. Hayıflanmak bile yasak! Çünkü o sokak artık orada deÄŸildi, üstünden dev bir bulvar geçmiÅŸti. Hatırasız, saygısız, kimliksiz bir bulvar.
 
Köhne Ä°stanbul'un kirinden pasından geçmiÅŸin tortularından kurtuluyorduk. Tek tek ayıklanarak bu yükten kurtulmak imkansızdı. Tek parti döneminin mahalle içlerinde her sokak başını tutmuÅŸ camileri ayıklamakla baÅŸladığı operasyon “demokrat alkışlar” altında devasa yıkımlara dönüÅŸtü.
 
Henüz soluklanmıştı ki Ä°stanbul 12 Eylül'le beraber yeni bir hamle daha yaptı. Haliç boyunca geniÅŸletme, temizleme gibi emir-komuta disiplini içinde itinayla yıkımlar gerçekleÅŸti... Haliç boyunca sadece eski binalar deÄŸil sokaklar ortadan kalktı. Eminönü'nden Eyüp'e uzanan ÅŸehrin tüm hafızasını yüklenen sokaklar kayboldu.
 
Önce insanlar kayboldu sonra onlarla beraber sokakları ve de bir toplumun hafızası..
 
Sokaklarımızı kaybettirenlerin tarihle, yaşadığımız şehrin hafızası ile bir meseleleri vardı. Bir davaya adanmışlık hoşnutluğu ile biraz da intikam duygusuyla sokakları kaybediyorlardı.
 
Artık öyle idealize etmeye gerek kalmadı. Ya muktedir bir sponsorun adıyla deÄŸiÅŸ tokuÅŸ yapılıyordu kadim isimler kaÅŸla göz arası ya da hayatın tüm akışını, ritmini deÄŸiÅŸtirecek, tek tek ve topluca tüm semt sakinlerinin hayatına müdahale eden bir merkez, hem de ayartıcı, zaafları kaşıyan bir isimle steril iÅŸhaneler inÅŸa ediliyor.
 
Mahalleler ortadan kaldırılıyor, sitelere taşınıyor insanlar. Kentsel dönüÅŸümler başını döndürüyor hafıza sahiplerinin. Hafızaları bulanıklaşıyor.
 
Geleneksiz modernleÅŸme sevdalılarının hafızayı silmeye adanmış öfkelerine set çekmeye çıkanların hafızları bulanıklaÅŸtı. Vicdan körelmesi, akıl kamaÅŸması yaÅŸanıyor...
 
Tüm bunları bir anda hatırlatan, hafızaya avdet etmeye davet eden ise bir kitap. Ä°stanbul üzerine çalışmaları ile tanınan Osman Nuri Ergin'in 1927 Ä°stanbul Sokak Envanteri... Doksan yıllık bu çizelgeyi geniÅŸleterek kitaplaÅŸtıran, hayatını Ä°stanbul sokaklarının keÅŸfine adamış Erol Ölçer Ä°stanbul'un son kayıtlı hafızası: Hanelerden Numaralı Evlere (Zeytinburnu Bel.Kültür Yay.) ismiyle dev bir çalışma ortaya çıkarmış.
 
Kitap 1927 yılına ait Ä°stanbul tüm sokak envanteri çizelge halinde veriliyor. Her sokakta kaç ev, kaç cami, kaç hamam, kaç karakol. Kaç bekar odası vs. var bunların sayıları çıkarılmış. Ayrıca her sokaktaki binalar ahÅŸap, kagir, apartman cinsine göre tasnife tutulmuÅŸ. Böylece 1927 yılındaki Ä°stanbul'un hem sokaklarına kadar tüm fiziki varlığı hem de bu sokaklardaki canlılık ortaya serilmiÅŸ. Bugünle kıyaslama yapıldığında Ä°stanbul'un ne kadar devasa ölçekte ya da azmanlaÅŸarak büyüdüÄŸü ürkütücü biçimde göz önüne seriyor.
 
Aynı zamanda artık bugün mevcut olmayan, kaybolan sokakları da fark ediyoruz. Neler yitirdiÄŸimizi, hangi sokakların haritadan silindiÄŸine bakarak anlama denemesi…
 
Kitap sadece çizelgeden ibaret deÄŸil, sokak ve caddelerin dökümünün verildiÄŸi mıntıka, bölüm araları tarihi resim, arÅŸiv malzemesi, haritalarla zenginleÅŸtirilmiÅŸ. Hala varlığını koruyan bir sokağın geçmiÅŸ zaman fotoÄŸrafı ile bugününü karşılaÅŸtırmak deÄŸiÅŸimin ya da yıkımın ne kadar sarsıcı olduÄŸunu idrak etmeye yetiyor.
 
Batıda vahÅŸi sanayileÅŸmeyle ÅŸehirler yıkılıp yeniden kurulurken ÅŸekillenen modern yerleÅŸim yerleri yine bir geleneÄŸi, hafızayı koruyabilmiÅŸ hatta kendi geleneÄŸini kurarak bugüne gelmiÅŸtir. Bizde yıkım sürekli hal alıyor. Tarihsel hafıza silinirken yeni bir gelenek oluÅŸturmaya bile fırsat kalmadan yeni bir yıkım geliyor. Üstelik bunun tetikleyici motivasyonu çok daha ilkesiz, idealsiz... Kazanmak, daha çok kazanma ÅŸehvetine teslim olan bir geleneksizlik hali…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.