Sosyal Medya

Tarihte Pontus devletini kim, nerede, ne zaman kurdu?

PONTUS (1) deyince akla, KARADENİZ bölgemizin doğusunda PHARİS Nehri ile KIZILIRMAK arasında kalan sahil bölgesinde kurulan devlet gelmelidir.



Bölge, PERS İmparatoru 1. DARA zamanında PERSLER'e baÄŸlı bir satraplık halinde idi, oldukça bağımsızdı. M.Ö. 370'de PONTUS, KAPADOKYA'yı da içine alan bağımsız bir devlet kurmak isteyen DAMATES'in idaresine girdi. Arkasından M.Ö. 331 yılında MAKEDONYALI İSKENDER'in hakimiyetine girdi.
 
Daha önce de belirttiÄŸimiz gibi, MAKEDONLAR, İSKİT kökenlidir. GREKLER'den, ROMALILAR'dan farklıdır. BÜYÜK İSKENDER, sarayda GREK KÜLTÜRÜ ile yetiÅŸmesine raÄŸmen bir İSKİT savaÅŸçısı idi. KurduÄŸu imparatorluk ta bir BATI devleti olmaktan çok, DOÄžU devleti idi. Ta MISIR'a, HİNDİSTAN'a kadar uzanmıştır... TÜRK edebiyatında İSKENDER üzerine yazılmış çok eser vardır.
 
M.Ö. 323 yılında BÜYÜK İSKENDER'in ölümü üzerine TRABZON, KARADENİZ sahillerimizin önemli bir kısmı, PAFLAGONYA (KASTAMONU tarafları), KAPADOKYA (KAYSERİ-NEVÅžEHİR tarafları) yine İSKENDER'in generallerinden EVMENES'in hissesine düÅŸtü
 
Nihayet PERS kökenli 1. MİTHRİADES (M.Ö.302-266), PONTUS DEVLETİ'ni kurdu ve AMASYA'yı kendine baÅŸkent yaptı. Sınırlarını AMASRA'ya kadar geniÅŸletti ise de, SİNOP'u alamadı. OÄŸlu ARİOBARZANES, GALATLAR ile savaÅŸmak zorunda kaldı. Sonra baÅŸa 2. MİTHRİADES (M.Ö. 250-200) geçti ve Anadolu'da birlik saÄŸlamaya çalışan ANTİOKHOS HİERAKS'ın kızkardeÅŸi ile evlendi. Kendisine FRİGYA bölgesi çeyiz olarak verildi… 3. MİTHRİADES ise çevresindeki sürtüÅŸmelere tarafsız kalarak ülkesinin bütünlüÄŸünü korumayı baÅŸardı.
 
Bu devletin bir ÅŸehri olan TRABZON'un tarihi, baÅŸkent olmamasına raÄŸmen, PONTUS'un tarihidir... (2) Åžehrin SİNOP'tan gelen MİLETLİLER tarafından M.Ö.756'da kurulduÄŸu söylenir. Ancak gerçek tarih bundan 100 yıl sonradır. Daha önce KAFKASYA'dan gelen MOSKLAR, MARLAR ve TİBARENLER'in yaÅŸadığı bilinmektedir ama haklarında daha fazla bilgi yoktur.
 
TRABZON'dan ilk bahseden, ONBİNLER'İN SEFERİ'nden kalan 8.000 askerle ÅŸehre gelen XENOFON'dur. (M.Ö.400, Anabasis, IV, sf. 8,12) Åžehir SİNOP'a vergi ödemekteydi. Eski adı TRAPEZUS ve TRAPEZA idi. APOLLON KÜLTÜ'nün hâkim olduÄŸu ÅŸehir iÅŸlek bir liman idi. Eski TRABZON paralarının bir yüzünde APOLLON başı, diÄŸer yüzünde de bir gemi burnu ile çapa vardır.
 
PERS savaÅŸlarına gemileriyle katılan TRABZONLULAR, bir ara kurtuldularsa da, daha sonra PERS Satrabı DATAMES'in iktidarında tekrar onların idaresine girdiler. Onun ölümü ile özerk oldularsa da, M.Ö. 331 yılında İSKENDER'in hakimiyetine girdiler... TRABZON M.Ö. 280 tarihinde, 1. MİTHRİADES'in PONTUS Devleti'ne baÄŸlandı.
 
TRABZON, PONTUS Devleti'nin gemi, kereste ve maden ihtiyacını karşılıyordu.
 
PONTUS Devleti, M.Ö. 100'lerde gücünü arttırdı, sınırlarını geniÅŸletti. 1. FARNAKES döneminde SİNOP'u da ele geçirdi ve devlet merkezi buraya taşındı. (M.Ö.183) Kıyıdaki GREK kolonileri de devlete baÄŸlandı. TRABZON civarındaki MOSKLAR ve TİBARENLER hakimiyet altına alındı. Daha sonra BÜYÜK lâkabıyla bilinen 5. MİTHRİADES döneminde (M.Ö.150-120) GALATYA, PAFLAGONYA ve KAPADOKYA bölgesine üstünlük saÄŸlandı. .. 6. MİTHRİADES zamanında (M.Ö. 113-63) devlet sınırları en geniÅŸ boyutlarına ulaÅŸmış, KIRIM'a dek uzanmıştı. Bu devlet, RAHİPLER ve BEYLER sınıfı ile, PERSLER'e has bir yapıya sahipti.
 
PONTUS Devleti'nin Ege adalarına, hatta Yunanistan'a kadar yayılma siyaseti, onu ROMA İmparatorluÄŸu ile karşı karşıya getirdi. ROMA İmparatoru POMPEUS, PONTUS ordusunu bozguna uÄŸrattı. (M.Ö.66) Pontus toprakları parçalandı. Bir bölümü BİTİNYA'ya baÄŸlandı (PONTUS-BİTİNYA eyaleti). GALATYA'ya baÄŸlanan topraklar daha sonra İmparator ANTONİUS döneminde POLEMONLAR'a verildi (POLEMON PONTUSU). TRABZON ve civarı da DELOTARİOS'un hissesine düÅŸtü. Daha sonra PONTUS prenslerinden 1. POLEMON'un eline geçti.
 
1. POLEMON'un ölümünden sonra TRABZON da dahil olmak üzere, bütün PONTUS tekrar ROMA'nın eline geçti ve İmparator NERON tarafından tekrar GALATYA'ya verildi. (M.S. 63) Böylece PONTUS KRALLIÄžI sona ermiÅŸ oldu. Buna göre, gerçek PONTUS devleti M.Ö. 285 ile M.S. 63 arasında varlık göstermiÅŸtir. GörüldüÄŸü gibi YUNANLAR-GREKLER ile hiç bir ilgisi yoktur.
 
TRABZON daha sonraki imparatorlar döneminde önem kazandı. Åžehri ANADOLU'ya baÄŸlıyacak ÅŸekilde askerî bir yol yapıldı. Sahil yolu inÅŸa edildi. Bu suretle İRAN ve MEZOPOTAMYA ile ticaret imkânı arttı. İmparator TRAYANUS (M.S. 98-117) döneminde TRABZON, bütün hak ve imtiyazlarından vazgeçerek, her bakımdan bir ROMA ÅŸehri oldu.
 
İmparator HADRİAN (M.S.130-131) döneminde ÅŸehre bir liman, hipadrom, amfiteatr, surlar ve su kemerleri yapıldı.
 
TRABZON'un bu canlılığı, İmparator VALERİUS zamanında (M.S. 253-260) GOTLAR'ın ÅŸehre saldırıp yaÄŸma ve tahrip etmelerine kadar devam etti. (M.S. 258) GOTLAR gece kaleye girerek pek çok askeri öldürdüler, ÅŸehir tapınağının hazinesini alıp götürdüler. Åžehir bu olaydan sonra önemini kaybetti ve ancak İmparator DİOKLETİAN zamanında (284-305) zamanında biraz imar gördü.
 
İSTANBUL'un kurucusu olan ve bugünkü Katolik hıristiyanlığın temelini atan ilk Hıristiyan İmparator KONSTANTİN, yaptığı dinî taksimatta TRABZON'u PİSKOPOSLUK merkezi olarak belirledi.
 
ROMA'nın bölünmesinden sonra (M.S.450), BİZANS (DOÄžU ROMA) İmparatorlarından JUSTİNİANUS, TRABZON surlarını SASANÎLER'e (İRAN) ve komÅŸu halklardan ÇA'NİLER'e (LAZ) karşı tahkim etti.
 
TRABZON, İSLAMİYET'in ortaya çıkmasıyla yayılan Arap fetihlerinin dışında kaldı. Åžehir liman olarak Müslüman tacirler için önemli idi. Getirilen mallar TRABZON'dan ANADOLU'ya gönderiliyor, ANADOLU'nun ürünleri, ve kumaÅŸ ta ARABİSTAN'a gidiyordu. Müslüman tüccarlar muhtemelen TRABZON'dan ERZURUM'a, oradan AZERBAYCAN'a ve nihayet MAVERA- ÜN NEHR'e kadar uzanıyorlardı.
 
Åžehir, liman dolayısiyle askerî üs olarak ta kullanılıyordu. İmparator BASİBİOS 1021-22 senelerinde ANİ Krallığı ve VASPURAKAN Devleti'ne karşı yaptığı seferlerde buradan yararlandı.
 
TRABZON bir ara SELÇUKLULAR'ın eline geçti. (1080) Ancak daha sonra ÅŸehrin valisi THEODOS GABRAS tarafından geri alındı.
 
BİZANS genelde İmparator ailesinden kiÅŸileri DUKA (bey) olarak TRABZON'a gönderir, ancak bunlardan bazıları kendi baÅŸlarına buyruk hareket etmeye baÅŸlardı.
 
ANADOLU SELÇUKLU DEVLETİ, adeta TRABZON'u tecrit etti. Hele 1194'den sonra SAMSUN limanının bir kısmı SELÇUKLULAR'ın eline geçince, TRABZON'un İSTANBUL ile irtibatı zorlaÅŸtı.
 
1204 HAÇLI SEFERİ sırasında, ORTODOKS Hıristiyanlar'ın merkezi İSTANBUL'un LÂTİNLER tarafından iÅŸgâli üzerine, BİZANS İmparatoru ANDRONİKOS KOMMENOS'un oÄŸlu ALEKSİOS, TRABZON'a kaçtı ve GÜRCÜ Kraliçesi TAMARA'nın desteÄŸi ile kendisini "imparator" ilan etti!.. TRABZON RUM İMPARATORLUÄžU iÅŸte böyle kurulmuÅŸ oldu. Kurulan, aslında bir imparatorluk falan deÄŸil, küçük bir devlet idi... Bazıları bunu yeni bir "PONTUS Dönemi" olarak görür.
 
Bu minik devlet, bir süre İZNİK'te kaçak yaÅŸadıktan sonra tekrar İSTANBUL'u ele geçiren BİZANS imparatorlarına raÄŸmen, varlığını sürdürdü. Ta ki, FATİH SULTAN MEHMET ÅŸehri fethedinceye kadar!.. (1204-1461)
 
TRABZON RUM Devleti, ALEKSİOS KOMMENOS zamanında (1204-1222) sınırlarını biraz geniÅŸlettiyse de, İZNİK'teki esas BİZANS İmparatoru DAVİD PALAİOLOGOS ile savaÅŸmak zorunda kaldı, toprak kaybetti...Daha sonra ALEKSİOS, SİNOP'u SELÇUKLU Sultanı ALAADDİN KEYKAVUS'a karşı korumak 
için sefere çıktıysa da, esir düÅŸtü. Kendini ve devletini kurtarmak için SİNOP'tan vazgeçti, vergi vermeyi, gerektiÄŸinde asker göndermeyi kabul etti. (1214) Yani bir nevi SELÇUKLULAR'ın himayesine girmiÅŸ oldu!..
 
ALEKSİOS'un yerine geçen 1. ANDRONİKOS (122-1235) bir ara SİNOP'u yaÄŸmalamış, SELÇUKLU donanmasını yenmiÅŸ, hatta ordu kumandanı MELİK'i esir etmiÅŸ olmasına raÄŸmen, sonucun kötü olacağını sezdiÄŸinden tâbiyet anlaÅŸmasını bozmaktan vazgeçmiÅŸtir. (1228)
 
ORTA ASYA'dan CENGİZ HAN istilası yüzünden kaçıp gelen CELALEDDİN HARZEMÅžAH, SELÇUKLULAR'a yenilince (1230), 3.000 kadar HARZEMLİ, CANİK (SAMSUN) taraflarına kaçtıysa da, çoÄŸu köylüler tarafından öldürüldü. (Abül Farac Tarihi, Ömer R. DoÄŸrul. Ankara, 1950) BilindiÄŸi gibi CELALEDDİN HARZEMÅžAH'la birlikte gelen GUR TÜRKLERİ ve İRANLILAR; DOÄžU ANADOLU'ya yerleÅŸmiÅŸ, daha sonraları ZAZA diye anılmaya baÅŸlamıştır... Bundan hareketle, SAMSUN civarında farklılık gösteren grupların, saÄŸ kalabilen bu GUR TÜRKLERİ'nin soyundan olduÄŸunu düÅŸünmek yanlış olmaz.
 
SELÇUKLU Sultanı 2. GIYASEDDİN KEYHÜSREV, KÖSEDAÄž Savaşı'nda yenilince (1243), TRABZON RUM sözde İmparatoru 1. MANUEL (1238-1263), galip MOÄžOLLAR'a tâbi olmakta gecikmedi. KARAKURUM'a kadar elçiler gönderdi, asker verdi.
 
CENGİZ İMPARATORLUÄžU'nun İLHANLI kolunun merkezi TEBRİZ olunca, TRABZON ticaret ve ulaşım açısından önem kazandı. MARKO POLO da ÇİN'den dönerken TEBRİZ-TRABZON yolunu tercih etmiÅŸti. (1295) Ayrıca TRABZON'da CENEVİZ ve VENEDİK kolonileri bulunuyordu.
 
1320'den sonra İLHANLILAR'ın nüfuzu azaldıktan sonra TÜRKMENLER'in etkisi arttı. DaÄŸlardaki müstahkem yerler bunların eline geçti. 2. MANUEL zamanında TÜRKMENLER'den BAYRAM BEY, TRABZON'a saldırdı ise de alamadı. (1332) TRABZON artık sadece bir "ÅŸehir devleti" idi, elinde 1-2 kaza, 5-10 köy kalmıştı. Zaten "imparatorluk ve imparator" ünvanları, baÅŸtan beri palavradan ibaretti!.
 
AKKOYUNLU TÜRKMENLERİ ise BASİLİOS (1332-1340) zamanında ÅŸehre akınlar düzenledi... İmparator EİRENE zamanında (1340-1341) AKKOYUNLULAR, kale etrafındaki mahalleleri ateÅŸe verdi. Ölülerin ortada kalmasından dolayı bölgede veba salgını çıktı.
 
BAYBURT-ERZURUM havalisine yerleÅŸmiÅŸ olan TÜRKMENLER'den bir grup, 1346 yılında ÜNYE ve 
HAGİOS EVGENİOS'u aldı, TRABZON kalesine kadar akın yapıp geri döndü. (Abu Bakr-ı Tikranî'nin "Kitab-ı Diyarbakriyya"sı, tercüme eden Necati Lugal-Faruk Sümer, Ankara, 1962, cilt 1, sf.12; Karakoyunlular, Faruk Sümer, Ankara, 1967, cilt 1, sf. 26)... Bu sefer, TÜRKMENLER'den DUHARLU oymağının başı YUSUF BEY tarafından düzenlenmiÅŸ, TRABZON önündeki savaÅŸta kendisi ÅŸehit, beraberindeki karısı ve kardeÅŸleri ise esir düÅŸmüÅŸtü.
 
Daha sonra AKKOYUNLU TUR ALİ BEY ve oğlu KUTLU BEY, DUHARLULAR'ın intikamını almış, hatta imparatorun kızı DESPİNA'yı esir etmişti!... Kız daha sonra fidye karşılığı iade edilmiştir.
 
Burada önemli olan husus, TÜRKMENLER'in sadece ERZURUM ve BAYBURT civarında deÄŸil; KARADENİZ bölgesinde de varlıklarını ortaya koymalarıdır. Hem de günümüzden 700 yıl önce!..
 
Yani KARADENİZ'de sadece LAZ ve GÜRCÜ boyları deÄŸil; TÜRKMEN boyları da vardır!.. Ve sadece kuzeybatıya deÄŸil, kuzeydoÄŸuya da uzanmışlar, RİZE, ARTVİN, ARDAHAN bölgelerinde de varlık göstermiÅŸlerdir.
 
Söz de imparatorlardan biri olan 3. ALEKSİOS (1349-1390), küçücük devletini kurtarabilmek için, kızkardeÅŸi DESPİNA MARİA'yı (kaçırılan kız) KUTLU BEY'e vermiÅŸ (1352), diÄŸer kızkardeÅŸi THEODORA'yı ORDU Beyi HACI EMİR'le, kızı EVDOKYA'yı da KELKİT vadisi beylerinden ve bölgenin TürkleÅŸmesinde büyük emeÄŸi olan EMİR TACEDDİN'le evlendirmiÅŸti!..
 
Kısacası, TRABZON RUM Devleti, AKKOYUNLU DEVLETİ'ne tâbi idi, onlara vergi veriyor, gerektiÄŸinde asker gönderiyordu.
 
İmparator 3. MANUEL (1390-1417) zamanında devreye OSMANLILAR da girdi... YILDIRIM BAYEZİD, 1398'de SAMSUN'un Müslüman bölümünü zaptetti ve bütün CANİK (SAMSUN) havzasını kontrolü altına aldı. MANUEL'den kendisine tâbi olmasını ve vergi vermesini istedi... 1404'de TRABZON'a gelen İspanyol elçisi CLAVİJO, "İmparator'un BAYEZİD'e vergi verdiÄŸini" belirtir ki, BAYEZİD'in TİMUR'a yenilmiÅŸ olmasına raÄŸmen, vergi ödenmeye devam ediyorsa, enteresandır...
 
Aslında 3. MANUEL, TİMUR'un ANADOLU'ya girmesi ile birlikte "ona baÄŸlılığını" bildirmiÅŸ, TİMUR için bir donanma hazırlığına baÅŸlamıştı. Hatta savaÅŸa bir birlikle katılmıştı… Anlaşılan odur ki, MANUEL güçlü olana meyletmiÅŸ; hatta belki iki tarafı da idare etmiÅŸtir.
 
Sözde imparatorlardan 4. KALO İOANNES (1447-1458) zamanında 2. MURAD gemilerle TRABZON'a akın düzenledi. (1442) Sahilin pek çok yerinden karaya çıkarak yaÄŸma ve tahrip hareketlerinde bulundu, çok esir aldı. Ancak bu donanma dönüÅŸte KEFE'ye uÄŸrarken fırtınaya yakalandı ve ağır kayıp verdi.
 
KALO İOANNES zamanında TRABZON, bir de İRAN Şİİ TÜRKMENLERİ'nden ÅžEYH CÜNEYD'in saldırısına uÄŸradı... ÅžEYH CÜNEYD, DİYARBAKIR yöresinde barınamamış, KELKİT civarına gelmiÅŸ, oradan da CANİK (SAMSUN) havzasına gelmiÅŸti. NİKSAR Emiri TACEDDİN OÄžLU MEHMET BEY'le de irtibata geçen ÅžEYH CÜNEYD yoÄŸun bir propoganda ile ANADOLU'nun her tarafından müritlerini toplıyarak TRABZON üzerine yürüdü. Karadan ve denizden harekete geçen KALO İOANNES, fırtına çıkması ve gemilerin sahilden uzaklaÅŸması sebebiyle, KAPANYON Geçidi önünde büyük bir bozguna uÄŸradı. Åžeyh CÜNEYD'in müritleri ilerliyerek AYA FOKAS'taki imparatorluk karargâhını bastı, askerlerini esir etti. TRABZON kuÅŸatıldıysa da, alamayınca ÅžEYH CÜNEYD üç gün sonra geri çekildi. (1454)
 
CÜNEYD'in kuÅŸatmayı kaldırmasının esas sebebi, FATİH'in kendisine vergi ödeyen TRABZON'u korumak üzere bölgeye asker göndermesidir...
 
1452'de, FATİH 20 yaşında tahta çıkınca, TRABZON'a bir dostluk mesajı göndermiÅŸ; KALO İOANNES ise, vergi ödemeye devam etmesine raÄŸmen; OSMANLILAR aleyhine AKKOYUNLU hükümdarı UZUN HASAN ve PAPA 3. CALİXTUS'un GÜRCİSTAN'a gönderdiÄŸi LODOVİCO ile irtibata geçmiÅŸti... Ayrıca İSTANBUL'un fethinden sonra (1453) göçeden pek çok RUM aileyi TRABZON'a kabul etmiÅŸti... Bunun üzerine FATİH, 1456'da SİVAS Valisi HIZIR BEY'i karadan, SAMSUN'daki donanmayı da denizden TRABZON üzerine gönderdi. İOANNES'te ÅŸafak attı. Hemen HIZIR BEY'le anlaÅŸtı, ve kardeÅŸi DAVİD KOMMENOS'u FATİH'e elçi olarak yolladı. 2000 altın vergi ödemeyi kabullendi. FATİH bu densiz adamı yola getirmek için vergiyi 3000 altına çıkarttı!..
 
KALO İOANNES yine tek durmadı!.. OSMANLILAR aleyhine anlaÅŸmak üzere DİYARBAKIR'daki UZUN HASAN'la tekrar irtibata geçti, ve kızı KATHERİNA'yı onunla evlendirmeye karar verdi. Ölümü üzerine yerine geçen DAVİD KOMMENOS, bu kızı DİYARBAKIR'daki AKKOYUNLU TÜRKMEN hükümdarı UZUN HASAN'la evlendirdi. Kadın DESPİNA HATUN olarak sarayda önemli güce sahip oldu.
 
OSMANLI aleyhine bu ittifaka GÜRCİSTAN da dahil edildi. Zaten İOANNES, İSFENDİYAR ve KARAMANOÄžULLARI beylikleri ile de anlaÅŸmaya çalışmıştı.
 
Şımaran DAVİD, vergiyi kesti, bütün Avrupa ülkelerini OSMANLI aleyhine kışkırtmaya çalıştı!.. Bunun üzerine FATİH uzun bir hazırlanmadan sonra karadan ve denizden hareket ederek TRABZON önlerine geldi. Öte yandan AKKOYUNLU Devleti'nden bir saldırıyı önlemek için onun üzerine de bir ordu gönderip ERZİNCAN yakınlarına UZUN HASAN'ın amcazadesi HURŞİT BEY'i maÄŸlup etti!.. UZUN HASAN, ÇEMİŞKEZEK Beyi ÅžEYH HASAN ile annesi SARA HATUN'u elçi gönderip "İmparator'a hiç bir yardımda bulunmıyacağını" beyan etti ise de, FATİH sefer sonuna kadar SARA HATUN'u "rehine" olarak alıkoymuÅŸtur. Ama kendisine saygıda kusur etmemiÅŸ, "valide" diye hitap etmiÅŸtir.
 
Durumun ümitsizliÄŸini gören DAVİD, bir kaç kere anlaÅŸma teÅŸebbüsünde bulundu, ancak sonuç alamayınca teslim oldu!.. (1461)
 
Yapılan anlaÅŸma gereÄŸince İmparator ve ailesi, 1500 kadar RUM genciyle birlikte EDİRNE'ye yerleÅŸtirildi. Åžehir halkına aman verildi. Daha sonra, 1463 yılında DAVİD'e geçimini saÄŸlıyabilmesi için TUNA civarında geliri 300.000 akçe olan köyler tahsis olundu. Yani bir nevi timar olarak verildi... Bunca itibar ve hoÅŸgörüye raÄŸmen, bir türlü akıllanmayan DAVİD, UZUN HASAN'la gizlice haberleÅŸmeyi sürdürünce, aynı yıl üç oÄŸluyla birlikte idam edildi!..
 
FATİH, ÅŸehre girince ilk CUMA namazını SAINT EUGENIUS kilisesinde kıldı. Sonra burası YENİCUMA adıyla camiye çevrildi. HZ. MERYEM kilisesi de ORTAHİSAR camii oldu.
 
FATİH, savaÅŸa katılmış olan RUM askerlerini bağışladı, ancak mallarını TÜRK askerlerine devretti. Halkı da cizyeye (gayrımüslimlerden alınan vergi) baÄŸlıyarak, aileleriyle mallarıyla ÅŸehirde bıraktı. Sonra TRABZON hazinesinden alınan en güzel parçayı SARA HATUN'a verip UZUN HASAN'a gönderdi. Zahmetli bir kara yolculuÄŸu ile İSTANBUL'a döndü.
 
Bütün bunları teferruatıyla anlatıyoruz ki, fetihlerdeki hoÅŸgörülü davranışımız, 1800'lerden itibaren çekildiÄŸimiz MORA, TESELYA, EGE ADALARI'nda RUMLAR'ın yaptığı katliamlar ile kıyaslanabilsin!..
 
Eğer biz de MORA'yı, TESELYA'yı, GİRİT'i, KIBRIS'ı, diğer EGE ADALARI'nı fethettiğimizde, benzer bir katliam yapsaydık, Batılılar orada bir YUNANİSTAN devleti kuracak kadar RUM bulamazlardı!..
 
Daha sonra TRABZON'da nüfus dengesini saÄŸlamak için RUM, ERMENİ, CENEVİZLİLER'in çoÄŸu sur dışına yerleÅŸtirildi. TRABZON'dan alınan 500 kiÅŸi İSTANBUL'da FENER'de iskân edildi. LEZGİLER'den bir kısmı da BAYEZİD semtine nakledildi. Bir kısım genç te YENİÇERİ teÅŸkilâtına alındı. TÜRKLER sipahi, silâhdar yapıldı. Hızla artan sayıda TÜRK ve MÜSLÜMAN göçmen aile, NİKSAR, LADİK, BAFRA, OSMANCIK, CORUM, TOKAT, SAMSUN gibi ÅŸehirlerden getirilerek TRABZON'a yerleÅŸtirildi...
 
Böylece TRABZON'un RUM "imparator" sülâlesi son bulmuÅŸ oldu, hem TRABZON RUM DEVLETİ ortadan kalktı, hem de TRABZON'un ORTODOKS RUM hüviyeti tamamen deÄŸiÅŸip TÜRK ve MÜSLÜMAN oldu!
 
FATİH'in getirip yerleÅŸtirdiÄŸi ailelerden çoÄŸu LEZGİ ve ÇEPNİ boylarından TÜRK idi. LEZGİLER sayfamızda detayı ile açıkladığımız gibi, LEZGİLER "LAZ" deÄŸildir!.. ÇEÇENLER'in bir koludur. ÇEPNİLER ise OÄžUZ soyundandır. Åžehrin ÅŸu andaki farklı sayılan halkı, bu iki boyun karışmasından oluÅŸmuÅŸtur.
 
TÜRKİYE'nin diÄŸer taraflarında ne LEZGİLER'in, ne ÇEPNİLER'in, ne de onların karışımının böyle yoÄŸun görülmemesi, bu iskân gerçeÄŸi üzerinde durulmaması, Batılı ülkelerin ve YUNANİSTAN'ın misyonerler aracılığı ile TRABZONLULAR üzerinde "Siz TÜRK deÄŸilsiniz, Rum'sunuz, zorla Müslüman yapıldınız," propogandalarına yol açmaktadır.
 
Netice olarak, PONTUS DEVLETİ (M.Ö. 285 - M.S. 63) ile TRABZON sözde RUM İMPATORLUÄžU (1204-1461) arasında hiç bir rabıta, iliÅŸki yoktur!.. Yunanlar'ın, Rumlar'ın, Fener Kilisesi BaÅŸpapazı Bartolameos'un ve onlara destek veren Batılılar'ın TRABZON ve çevresinde kurmaya çalıştıkları yeni bir PONTUS RUM DEVLETİ'nin dayanağı da yoktur, RUM nüfusu da!..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.