Sosyal Medya

Makale

Vurgununa vurgun bir dalgıç

Günümüzü tıka basa dolduran ÅŸeyler, sanki bir yandan da sinsice hayatımızın içini boÅŸaltıyor.

YaÅŸarken biriktirdiÄŸi her ÅŸeyi yanında götüreceÄŸini, tek bir ÅŸeyi bile geride bırakmayacağını biliyordu; bu sebeple ölüme sürekli gülümsüyordu.

Dünyadaki medyatik faaliyetlerin kahir ekseriyeti, sıradan insana durmadan 'Maymuna bak!' diyebilmek için yapılıyor.

'Sözlerin günler boyunca içimi kemirip duruyor' dedi kadın. 'Beni düÅŸün,' dedi adam, 'ben o kemirgenleri yıllarca içimde besleyip büyütüyorum.'

Acıması olmayan bazı kelimeler tarafından o kadar kötü hırpalanmıştı ki, paragrafın sonundaki ünleme dayanarak zorlukla ayakta durabiliyordu.

Ajandasına baktı, günler boyunca onu bekleyen birbirinden önemli pek çok iÅŸ, pek çok toplantı, pek çok görüÅŸme vardı. O an çok önemsiz hissetti kendini.

Hicran diye bir kelime yok artık hayatımızda, yerini şiire gelmeyen bilumum depresyon terimleri aldı.

'Senin bu sulu ÅŸakalarından bıktım!' dedi öfkeli deniz feneri. Hiç oralı olmadı dalgacı deniz.

Bulutlara döndü ve 'Yıldırımınızı düÅŸürdünüz!' diye avazı çıktığı kadar bağırdı.

Kötülük ederken; sırf bu yaptığını kendi gözünden kaçırabilmek için uydurduÄŸu yalanlara dolanıyor sürekli insanın ayağı.

Mesela neÅŸeli bir yunus balığısınız; o gün günlerden pazar ve bütün denizler de kapalı...

Bir de ÅŸunu düÅŸünün; fındıkları, fıstıkları, bademleri seçip seçip aldığınız halde, kendilerine hiç yüz vermeyip tabakta bıraktığınız bütün o leblebiler ne hisseder?

Tam ÅŸu anda bir milyon küsur insan, ellerinde tuzlukla, garsonların sipariÅŸ ettikleri yemekleri getirmesini bekliyor.

Ne hayaletlerden korktum, zaten yoktular!

Bazen, yanlışlıkla giydiÄŸim bir çift ayakkabının beni alıp bir baÅŸka hayata götürmesinden korkuyorum.

Herkes sözlerini ona mutlaka duyurmak istiyordu; bu yüzden kulağının önünde sözlerden uzun kuyruklar oluÅŸmuÅŸtu.

Ne çok unutulmaz ÅŸey vardı, unuttum gitti!

'Bana bir kez bile beni sevdiÄŸini söylemedin' dedi biri. 'Milyonlarca kez söyledim, ama sesim söylediklerimi taşıyamadı' diye mırıldandı diÄŸeri.

Sanki bir yerden sonra bize bütün bu yaÅŸadıklarımızı temize çekme imkanı verilecekmiÅŸ gibi çalakalem yaşıyoruz.

Derin düÅŸüncelere daldığı bir gün ani bir vurgun yedi; etraftan koÅŸup telaÅŸla yukarı çektiklerinde hâlâ nefes alıp veriyordu ama artık orada deÄŸildi.

Bazen ateÅŸ, ısıtmak için alevlerini ellerime doÄŸru uzatıyor.

'Ne zaman söndürseler' dedi meczup, 'daha çok yanar canım!'

YENÄ°ÅžAFAK


 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.