Sosyal Medya

Makale

Tecrübe biriktirilmeyen çağda 25 yaşında hakim olmak...

Çocuk gelinler meselesini konuÅŸuyoruz. Peki delikanlı hakimler, delikanlı savcılar meselesini konuÅŸacak cesaretimiz var mı?

Ne demek istiyorum?

Konuyu layıkıyla anlatabilmek için en iyisi en başından baÅŸlayayım.

Adalet Akademisi yaklaşık bir yıldır bendenizden seminer istiyordu. Onlara verdiÄŸim sözü yerine getiremediÄŸim için hiçbir daveti kabul edemedim, bir yıl boyunca. Sözümü niye yerine getiremediÄŸim meselesine gelince... Adalet üzerine felsefi okumalarımı bir türlü tamamlayamadım. Tamamlayamadım, çünkü zihnimde kayıtlı olan sorulara cevap bulmak konusunda Türkiye üzerinden veri toplayabileceÄŸim kaynaklara ulaÅŸmakta sıkıntılarım oldu.

Neredeyse her ay düzenli olarak arayan ve ne zaman geliyorsunuz diyen Hakime Serap Hanım’a her defasında merkezinde suç, suçun tanımı ve suçun cezalandırılmasına dair çarpıcı motiflerin olduÄŸu filmleri söyleyerek öÄŸrencilerin dikkati üzerinden bir tartışma alanı inÅŸa edebileceÄŸimizi söyledim.

Uzun bir süredir yeni teknolojiler, yeni suçlar ve yeni suçlara uygulanmakta olan yeni cezalara dair filmlerin, dizi filmlerin sunduÄŸu izlek üzerinden düÅŸünmeye çalışıyorum. Ne ki bu düÅŸüncelerimi henüz bir tebliÄŸ haline getirecek kıvama ulaÅŸtıramadım.

Hakime  Serap Hanım, stajyer hakim ve savcılar için Adalet Akademisi'nde uygulanmakta olan beÅŸ aylık programın, konferans, seminer bölümünde konuÅŸmacı olduÄŸum için konuÅŸmanın illa ki hukuki bir mesele olması gerekmediÄŸini söyledi. 

O halde Tanzimat’tan günümüze hayatın deÄŸiÅŸen ve süreklilik arz eden yapısı üzerinden bir seminer verebilirdim. Böylece  genç hakim ve savcılar için gündelik hayata baÅŸka bir pencereden bakmalarına zemin hazırlayabileceÄŸimizi düÅŸündüm.

ÇarÅŸamba günü sabah saat 8 gibi evden çıktım. Ä°stanbul trafiÄŸi malum. UçuÅŸ saatimiz yarım saat gibi aksadı ve 13 civarı Adalet Akademisi'ne vasıl oldum.

Adalet Akademisi Ankara’nın muazzam bir mevkiinde gayet güzel imkanlarla donatılmış bir yerleÅŸke. Türkiye’nin dört bir tarafından sınavı kazanan savcı ve hakim adayları Adalet Akademisi'ne kabul ediliyor ve yaklaşık beÅŸ ay gibi bir süre eÄŸitimden geçiyorlar. Hukuki eÄŸitimin yanısıra ufuk açıcı seminerler, sosyal etkinlikler ve musıki ve sinema üzerine kulüp çalışmaları yapıyorlar. EÄŸitim boyunca maaÅŸlarını almaya devam ediyorlar.

EÄŸitim gördükleri sınıflar, uygulamalı duruÅŸma salonları, yemekhane ve yatakhaneleri, birkaç hayvandan oluÅŸan mini çiftliÄŸi ile Adalet Akademisi, tatil beldesinde sunulmuÅŸ bir eÄŸitim kampı gibi.

Bu kadar güzel imkanlar olunca öÄŸrencilerin birbiri ile rekabet edercesine öÄŸrenme aÅŸkı içinde olmasını beklersiniz doÄŸal olarak öyle deÄŸil mi?

Ä°ÅŸlerin ters gideceÄŸini, Serap Hanım yaklaşık 400 kiÅŸilik bir kitleye seminer vereceÄŸimi söylediÄŸinde anlamıştım.

Bin kiÅŸiye de seminer verebilirsiniz. Çok profesyonel davranırsınız, konuÅŸmanızın zihinlerde nasıl yankı bulduÄŸu ile hiç ilgilenmezsiniz; kitleyi elinizde tutmak için bir iki fıkra anlatır ve arada onların ne kadar seçilmiÅŸ kiÅŸiler olduÄŸunu hissettirirsiniz. Onlar sunmuÅŸ olduÄŸunuz iltifatlar ile kendilerini iyi hisseder, o iyi hissediÅŸten sizin payınıza mutluluk düÅŸer. Gökten üç elma düÅŸer. Falan filan. Masal devam eder.

Son günlerde herkes Türkiye’nin dindarlaÅŸtığını hayır hayır hiç de dindarlaÅŸmadığını söyleyen iki farklı iddiaya  kulak kesilmiÅŸ durumda.

Ne ne kadar ilerledi, kim nereye gitti sorusunu her aÅŸamada tartışacak olursak eÄŸer, ÅŸunu söylemek isterim: Otuz yaşımdan beri cemiyet önüne çıkıyorum konuÅŸmacı olarak. Kitlenin dinleme kapasitesinin zaman içinde çok düÅŸtüÄŸünü rahatlıkla söyleyebilirim.

Sosyal medya ile birlikte insanların dinleme süreleri 45 dakikadan on beÅŸ dakikaya kadar inmiÅŸ durumda.

Gençler karşılarındaki kiÅŸiden bir ÅŸey öÄŸrenmek yerine allame google’dan öÄŸrenmeyi tercih ediyor. Nitekim biraz önce paylaÅŸmış olduÄŸum Adalet Akademisi'nde dersliklere çok şık telefon bırakma rafları yapılmış. Neden? Çünkü öÄŸrenciler –ki onlar esasında okullarını bitirmiÅŸ, sınavı kazanmış hakim ve savcı adayları- her vesile ile telefon ekranına baktığından, ders veren hocalar sınıfın dinleme kapasitesini arttırmak amacıyla ellerinde cep telefonları olmasa iyi olacak dediÄŸi için.

Peki her vesile ile cep telefonuna bakan gençlerin ilgisiz olduklarını söylemek mümkün mü?

Hayır.
Lakin ilgilerini sorumlu oldukları alana transfer ederek merakın coÄŸrafyasında yol alamıyorlar. Günümüz gençlerinin en büyük sıkıntısı bu.

Merak yoksa idrak yok. Ä°drak yoksa basiret yok. Basiret yoksa adalet yok.

Ä°ki saat içinde 400 gençten dört soru alamadım. Soru almak için çırpındım.  

Okudukları kitapları sordum beÅŸ kiÅŸiden cevap geldi. Seyrettikleri filmleri sordum bir cevap çıkmadı. Sorularınızı alayım dedim. Soru gelmedi. Velhasıl hakim ve savcı adaylarının dünyalarına temas edemedim. Lakin baÅŸta sormuÅŸ olduÄŸum soru ile döndüm.

Bugün 17 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilmesi olgusuna atıfta bulunurken çocuk gelin tabiri kullanıyoruz. Zamanın hızı arttıkça bireylerin olgunlaÅŸması gecikiyor. Modern zamanlarda bireyler tecrübe biriktiremiyor. Modern öncesi zamanlarda 25 yaÅŸ olgun bir yaÅŸa tekabül ediyordu. Günümüzün 25 yaşı ilk gençliÄŸe tekabül ediyor. Dolayısıyla  günümüz ÅŸartları açısından 25 yaşındaki hakim ve savcıların, çocuk gelinler meselesi kadar  tartışmaya açık bir mesele olduÄŸunu düÅŸünüyorum.

Salona baktım, karşımdaki genç kızları ve delikanlıları hakimlik ve savcılık yetkileri içinde düÅŸündüm. O yetkiler, hayata dair henüz hiçbir tecrübe biriktirmemiÅŸ bu gençler için fazlasıyla yük.

YENÄ°ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.