Sosyal Medya

Makale

Tatile giderken...

Modern bir olgu olan tatil anlayışını irdelediÄŸimizde karşımıza ÅŸu gerçek çıkacaktır: Batı’daki sanayi devriminden sonra baÅŸlayan tatil anlayışı, hayatı bütünü ile maddi hırsların tatminine tahsis eden, çılgınca bir tüketim arzusunu kışkırtan, vahÅŸi kapitalizmin yorduÄŸu ve yıprattığı insanı süreli dinlenme nöbetine tabi tutmasıdır…
Ä°nsanı makineleÅŸtiren beÅŸeri ideolojiler, tatil uygulamaları ile yılda bir kez bireyi bakıma gönderiyor… Robotların ömrünü uzatmak, verimi arttırmak için buna özellikle ihtiyaç duyuyor. DoÄŸal olarak daha fazla üretim için daha fazla tüketimde gerekiyor. Yani bir taÅŸla iki kuÅŸ hedefleniyor…
Tatil, Batı’lı yaÅŸam tarzının bir tezahürüdür… Aynı zamanda Ä°slami yaÅŸam biçimine yönelik dönüÅŸtürme projesinin bir parçasıdır… Ä°hdas edilen tatil ideolojisi bizimde hayatımıza ellerini uzatmaya baÅŸladı… Öyle ki; yıl boyu çalış, bir ay tatil felsefesi artık birçok insanın vazgeçilmezi…
Ne yazık ki, toplumumuzda tatiller adeta sözlük anlamına uygun olsun derecesine, atıl ve atalet içerisinde geçirilmekte, böylelikle ömrün en verimli zamanları heder edilmektedir. Bir anlamda kiÅŸi kendini iptal etme yoluna girmektedir… DiÄŸer bir boyutu ile “toplumsal tembellik,, ÅŸeklinde tezahür eden bir temerküz kampına dönüÅŸmektedir…
Öyle ki, tatil, tatil yapmak çerçevesinde kalmıyor, tatilizme dönüÅŸüyor… “On bir ay çalış, bir ay tüket.,, 
Tüketim rekabeti süreç içinde deÄŸerlerin tüketimine de neden olmaktadır. Tatiller de doÄŸallıktan çıkıp “kendini dağıtma,, ya dönüÅŸüyor… Dur durak bilmeyen tüketim ve israf, bastırılmış duyguların zincirden boÅŸanmışçasına dışavurumu, başını aldı gidiyor…
Tatiller bizim mahallede de etkili olmaya, hızla kabul görmeye baÅŸladı… Yaz aylarının girmesi ile birlikte, Ä°slami gayret ve hizmetlerin yaygın olarak nasıl askıya alındığını müÅŸahede etmekteyiz… Sohbetler, ders halkaları, programlar, etkinlikler ciddi anlamda ya aksıyor yada hepten tatil ediliyor…
Gazete, kitap okuma oranındaki düÅŸüÅŸ gerçekten kaygı verici boyutlarda seyrediyor…
Sorumluluklarından sıyrılanlar, kendilerini sınırlayanlar aslında kulluk yükümlülüklerinin mevsimlik, sezonluk olmadığını çok iyi bilen insanlar… Peki neden böyle oluyor?
Seküler yaÅŸamın, popüler kültürün baskısı altındayız… Ä°slam’ı hepten hayatımızdan silemeyenler; “daha az Ä°slam, daha az kulluk,, zeminine çekmeye çalışıyorlar…
Yıl boyu hayatımızı bloke eden sistem, Ramazan ayında yoÄŸunlaÅŸtırılmış bir kullukla yetinmemizi istemektedir. Hakeza tatil aylarında da yoÄŸunlaÅŸtırılmış bir günah ortamına teÅŸvik ve telkin devam ediyor…
Tatiller insanların günah ortamlarına cesaretlendirildiÄŸi zamanlar olarak ÅŸekillenmeye baÅŸlıyor… Masum ve mübah bir dinlence ve eÄŸlence talebinin ötesinde nice günahların sessizce ve sinsice hayata sirayet ettiÄŸine tanık olmaktayız… Normal zamanlarda sakınılan, ayıplanan birçok günah, tatil günlerinde nedense önemsenmiyor… Tam aksine günaha ciddi bir özlem ve özenti söz konusu… 
Tatil tutkusu, taklit arzusu insanımızı yeni tuzakların ve tezgâhların teÅŸnesi olmaya itiyor… Ve daha da ürkütücü olan tüm bunların sistematik ve sürekli olmasıdır. Arzular sınır tanımıyor… Ä°nsanlarımız sınırları zorluyor… Rablerinin istediÄŸi gibi yaÅŸamak durumunda olanlar, canlarının istediÄŸi gibi yaÅŸamayı özgürlük olarak algılayabiliyorlar…
Epikür (zevkçi) felsefe, hedonist (hazcı) mantık tüm ahlak kurallarını sıfırlıyor… Aylaklık, aymazlık, arsızlık haya damarlarını çatlatıyor… Tatil beldelerinden yansıyan görüntüler, toplumun ruh saÄŸlığındaki çürümeyi gözler önüne seriyor… Bu tablo; tatil mi, teÅŸhir mi? Ehli insaf bir ÅŸey söylesin artık!
“Gözünde kalmasın!,, mantığı masum bir talebi yansıtmıyor. Gözler geçici dünya zevklerinden ve renklerinden baÅŸka bir ÅŸeyi görmez oluyor… Gözler kayıyor, zihinler çeliniyor, yürekler çürüyor… 

“Biraz da ben nasipleneyim!,, arzusu nasıl bir akıbete sürüklüyor, sormak lazım…
Daha da beteri…
Ä°slami sorumluluklarını erteleyen, mücadele alanından çekilen herkes bir ÅŸekilde kendini tatile çıkaran ya da iptal edenler… KiÅŸinin kendine haksızlık etmesinden baÅŸka bir anlam içeriyor mu?
Åžöyle soralım: Seçimler oldu, bitti…
Bakıyorsunuz birçok insanımız bir sonraki seçime kadar kendini beklemeye alıyor… Sorumluluklarını siyasi iktidarlara ihale ediyor… Sahada olması gerekenler seyirci sıralarında sadece yorum yapmakla yetiniyor… Sorumluluk algısı sandıktan sandığa savı olanlar nasıl bir savrulmaya maruz kaldıklarını görmüyorlar…
Benzeri yanılgılar evlilik sonrası, emeklilik sonrası da kendini gösteriyor…
Tatil algısını inancımız ve deÄŸerlerimiz çerçevesinde dönüÅŸtürmemiz ve içini doldurmamız gerekiyor… Yani tatilin bizcesi… Yaz okulu, gençlik kampları, Kur’an öÄŸrenme ve öÄŸretme seferberlikleri, sıla-i rahim, umre neden olmasın…
Atalet deÄŸil, atılım…
Emeklilik deÄŸil, daha çok emek…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.