Sosyal Medya

Makale

Sloganı barış, dili savaş olan bir siyaset

GeçtiÄŸimiz ocak ayında ufak bir gazeteci grubu olarak HDP eÅŸ baÅŸkanı Selahattin DemirtaÅŸ ile yarı off the record bir toplantı gerçekleÅŸtirmiÅŸtik.

Benim ÅŸahsen 6-7 Ekim olaylarına raÄŸmen HDP'nin siyasi bir aktör olarak PKK'ya direnebileceÄŸini ve ÅŸiddete karşı yapıcı bir rol oynayabileceÄŸini düÅŸündüÄŸüm zamanlardı. Ne yazık ki DemirtaÅŸ'ın ve HDP'nin sonraki performansı beni haksız çıkardı.

O gün DemirtaÅŸ'a "Barış süreci ile hükümete yakın medya, istisnaları olmakla birlikte, genel olarak bir söylem deÄŸiÅŸikliÄŸine gitti. Barış sürecine uygun ÅŸekilde dilini deÄŸiÅŸtirdi. Süreci destekleyen bir yayın politikasını tercih etti. Dilini barış gazeteciliÄŸine uygun ÅŸekilde revize etmeye çalıştı. Buna raÄŸmen PKK'ya yakın medya asla böyle bir yolu tercih etmedi. Barış sürecinin açıklanmasından birkaç ay sonra, Türkiye'nin Suriye politikası üzerinden müthiÅŸ bir dezenformasyon kampanyasına baÅŸladı. O zaman henüz IŞİD yoktu. Türkiye'nin el-Kaide çetelerini desteklediÄŸi ve bu çetelerin Kürtleri öldürttüÄŸüne dair aslı astarı olmayan yayınlar, IŞİD'in mevzi kazanması ile "Türkiye IŞİD'i destekliyor" kampanyasına dönüÅŸtü. AK Parti eÅŸittir IŞİD gibi, bu ülkede bu partinin seçmeni olan milyonlarca insanı rencide eden, ötekileÅŸtiren bir yalan üzerinden müzakere ortağını ÅŸeytanlaÅŸtırma yoluna gitti Kürt siyaseti.
 
Neden bu yolu tercih ettiniz?" diye sormuÅŸtum... Hatta akabinde baÅŸka gazeteci arkadaÅŸlarım DemirtaÅŸ'ın barış sürecine mesafeli yayın kurumlarına sıkça röportaj verdiÄŸini, ancak kendi röportaj taleplerini reddettiÄŸi yönünde sitemlerini dile getirdiler.
 
Cevabını şimdi bildiğim bir soru bu.
 
PKK barış sürecine hiç silah bırakma süreci olarak bakmadı. AnlaÅŸmanın ilk ÅŸartı olan silahlı militanlarını Türkiye dışına çekmeye yanaÅŸmadı. Aksine bu süreci Türkiye içinde bir devlet içi devlet kurma fırsatı olarak gördü. TürkiyelileÅŸmedi, HizbullahlaÅŸtı.
 
Ve dolayısıyla kendi kitlesini savaÅŸa hep hazır tutmaya çalıştı. Barışa inanmadı, inanmak istemedi. Kısa vadeli, sığ bir vizyonla, barışa inanmak iÅŸine gelmedi.
 
Bu yüzden hükümet medyası barışı destekleyen, çözüm ortağını meÅŸrulaÅŸtıran bir yayın çizgisi izlerken, PKK medyası tam tersini yaptı.
 
Sloganı barış olan bir hareket, savaş dilinden milim sapmadı.
 
O gün DemirtaÅŸ ile görüÅŸmemizde olan bir kiÅŸi ise hem HDP'nin bu siyasetinin, hem de eski Türkiye kanunlarının maÄŸduru oldu.
 
Bercan AktaÅŸ, HDP parti meclisi üyesi, genç bir siyasetçi.
 
Åžemdinli’de öldürülen Özel Harekât Komiseri Ahmet Çamur hakkında okuyunca tüyleri ürperten bir tweet attı.
 
“Åžemdinli'de Polis Özel Harekât komiseri Ahmet Çamur etkisiz hâle getirilmiÅŸ.”
Ahmet Çamur'un o güzeller güzeli üç küçük kızın, babalarının tabutu arkasından bakarkenki o yüz ifadeleri, düÅŸünülünce bu zalim dilin vahameti insanın içini acıtıyor.
 
Genç bir siyasetçinin bu dili kullanması bireysel bir sorun deÄŸil, bu sorun HDP'nin genel siyasi dilinde aranmalı.
 
BaÅŸka bir siyasi atmosferde liberal sol bir dil kullanacak genç bir siyasetçinin bu sert ve nefret dolu söylemi neden kullandığı sorgulanmalı. Bu atmosfer, bir genç solcudan, bir gerilla komutanı oluÅŸturan bu karanlık sorgulanmalı.
 
Bunun hesabını bu genç siyasetçi deÄŸil, bu siyaset dilini belirleyen ana kadrolar vermeli.
Radikalizmi, Kürt milliyetçiliÄŸini, ÅŸiddet dilini yücelten kadrolar ile hesaplaşılmalı.
 
Fakat bu hesaplaÅŸma hukuk üzerinden, eski Türkiye yolları ile deÄŸil, fikir düzleminde yapılmalı.
Bekir Berat Özipek'in dediÄŸi gibi: “Ahlaki olarak kınanmayı hak eden bir ifadeyi hukuki olarak cezalandırmak adalete aykırı olup haklı ahlaki kınamanın zeminini de tahrip eder.”
 
Kürt siyasetinin belirleyicilerine ahlaki sorumlulukları ısrarla hatırlatılmalı.
 
Kendi gençlerine reva gördükleri dil, siyaset biçimi sorgulanmalı.
 
Kürt gençlerini içine soktukları çıkmaz yolun, karanlık dehlizlerinden geçen nesillerin pek de parlak olmayan hikâyeleri anlatılmalı.
 
Barış, bir arada yaÅŸama kültürü, demokrasi dışında bir alternatif olamayacağı vurgulanmalı.
Ancak bunlar devletin modası geçmiÅŸ kanunları ve uygulamaları ile deÄŸil, ahlaki bir zeminde, argümanla yapılmalı...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.