Sosyal Medya

Makale

Körü körüne taklit batıla kapı aralar

Bir kiÅŸiyi ya da bir topluluÄŸu körü körüne taklit etmek, uçurumu görmeden atlamaya karar vermek gibidir. O yüzden Hz. Peygamber vefatına kadar geçen süreçte, atalarımızın yolundan ayrılmayız diye direnen, cahiliye toplumuna irade eÄŸitimi vermiÅŸ, iyinin kötüden ayrıştırılmasına dikkat çekmiÅŸtir. Taklit öğrenmenin yollarından biridir fakat taklit edilen davranışı irade süzgecinden geçirmeden almak, insanı ÅŸuursuzluÄŸa ve idrak körlüğüne götürür. Günümüzde, ilminden istifade ettiÄŸimiz bazı kimselerin dahi “büyükler hata yapmazlar, onlar ne diyorlarsa kayıtsız tabi olmalıyız” dediklerine ÅŸahit oluyoruz. Ä°slami noktada yeterli bilgiye sahip olmayan kiÅŸilerin ileri sürdükleri görüşlere karşı tavır alabiliyoruz fakat aynı ÅŸeyi kitleleri arkalarında sürükleyen ve kendilerini öncü olarak gösteren kimseler için yapamıyoruz. Çünkü onlar belli çevrelerin itimat ettiÄŸi kiÅŸidir ve onlara göre bu kimseler asla hata yapmazlar. Oysa hepimiz etrafı kirli sularla kuÅŸatılmış bir dünyada yaşıyoruz, eteklerimize kir bulaÅŸmadan yürüyebilmek için azami gayret göstermek zorundayız.

Ä°lmi ve örnek yaÅŸantılarıyla insanlığa meÅŸale olan büyüklerimize hürmetimiz sonsuzdur. Ä°slam’ın özüyle uyuÅŸmayacak tutum ve davranışları dinin emriymiÅŸ gibi gösteren kimseleri ise körü körüne taklit etmeye hiç niyetimiz yok. Zira Ä°slam ne babadan oÄŸla ne de atadan toruna geçen bir dindir. Ä°slam’ın deÄŸiÅŸmez ilkeleri vardır ve bu ilkelerin kaynağı Kur’an ve sünnettir. BaÅŸta da dediÄŸim gibi Hz. Peygamber yaÅŸamının büyük bir kısmında “atalarımızın yolundan vazgeçmeyiz” diyen cahiliye toplumu ile mücadele etmiÅŸ ve bu insanları bilgi ve bilinci merkeze alan Ä°slam’a davet etmiÅŸtir. Zira Ä°slam kiÅŸiye aklını kullanmayı, bilincini ayakta tutmayın emreder. Ä°nsanın doÄŸası boÅŸluÄŸu kabul etmez. EÄŸer bir kiÅŸi fıtratına uygun hareket etmiyorsa, bunun yerini batıl hurafeler alacaktır. Hurafeler nesilden nesle geçen davranışlardır. Bu davranışları taklit eden kiÅŸiler akıl ve iradelerini deÄŸil duygularını öne çıkarır ve ileri sürdükleri görüşlere saplantılı haline gelirler.

Günümüz insanı medyaya bağımlı yaşıyor ve burada sergilenen görüntüleri bilinçsizce taklit ediyor. Bu sorunun temeli, insanlarımızın güvensizliğine ve komplekslerine dayanmaktadır. Bugün kendinden utanan kompleksli ve zayıf kişilikli bir nesille karşı karşıyayız. Bu çocuklar medya üzerinden kendilerine aktarılan davranışları taklit ediyor ve bunu bir maharet olarak görüyorlar. Oysa mukallitlik bireysel ve cemiyet bazında sefih bir kültürü de beraberinde getirir. Böyle bir toplumda fertler, üretkenliğini kaybeder ve karşı taraf ne yapıyorsa onu taklit etmeye devam ederler.

Aklımızın almadığı, vicdanımızın kabul etmediği görüntülere şahit oluyoruz. Nasıl oluyor da Müslüman bir kadın kendi kültürüne sırt dönüp, gayri Müslim bir kadının giyim tarzını ve hayat görüşünü taklit edebilir? İslam üzere yaşıyoruz diyen Müslüman erkekler ötelerden esen rüzgarın önüne hangi gerekçe ile kapılıp giderler? Kendilerini Müslüman olarak tanımlayan gençler hangi niyetle taklit ederler öteki mahallenin çocuklarını?

Bir Müslümanın inancına göre, giyinmesi, yaşaması, düşünmesi, hal ve hareketlerini Kuran ve sünnetin koyduğu ölçüler doğrultusunda şekillendirmesi, ülkemizin ilimde, fende, sanatta, bilim ve teknolojide gelişmesinin önünde bir engel midir? Ayrıca bir toplumun ekonomik ve bilimsel anlamda ilerlemesi ötekilerin kokuşmuş yaşamlarını taklit etmekle gerçekleşmez ki!, Aksine başarı fertlerin gayretleri ve azimleri ile gerçekleşir. Fakat bugün bu gerçeği insanlarımıza anlatmakta güçlük çekiyoruz. Ne garip değil mi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.