Sosyal Medya

Makale

Hamza’dan Aylan’a Suriye ve tefessüh edenler

3 yaşında mazlum bir sabi olan Aylan Kurdi’nin cansız bedeninin sahillerimize vuruÅŸu karşısında gösterilen tepkilere bakınca, kanımızı donduran manzaranın hangisi olduÄŸuna karar vermekte zorlanıyoruz: Masum bir çocuÄŸun cesedi üzerinden ‘büyük bir insanlık krizi’ olan Suriye’deki zulme mi, yoksa 2011’den beri aynı manzaranın binlercesine gözlerini kapatarak, kelimenin tam anlamıyla bir tefessüh halinde yaÅŸayan yerli ahlaksızlarımızın haline mi? 

Suriye krizi bugün fasit bir daireye hapsedilmiÅŸ siyasal trajedi olmasının ötesinde, ileride tarihin de yazacağı üzere, bu yüzyılın başındaki en ağır insanlık imtihanı olarak kayda geçmiÅŸ durumda. Esed zulmü karşısında akla ziyan rezillikleri göze almak pahasına, yaÅŸanan zulmü görmemek için kendisini paralayan bir güruh var. Tamamının ortak özelliÄŸi açıktan Ä°slamcıfobik olmaları. Bir kısmı da kamuflajlı bir ÅŸekilde Ä°slamofobikler.

Fetullahçısından Kemalist’ine, mezhepçisinden Ä°slamcısına, Solcusundan Liberaline, Kürtçüsünden Türkçüsüne; doÄŸrudan veya dolaylı bir ÅŸekilde Baas rejiminin arkasında, yanında veya gölgesinde saf tutmaktan zerre rahatsızlık hissetmiyorlar. Bu durum küresel anlamda da geçerli. Sol-liberal diskurun önderliÄŸinde, Irak’ta, Mısır’da ve Suriye’deki insanlık kriz(ler)i ahmak bir komploculuÄŸun ucuz bir malzemesine dönüÅŸtürüldü. Noam Chomsky’sinden Samir Amin’e, ömrünü ‘Güney’in direniÅŸi’ne adamış isimler dâhil olmak üzere akılları ve ahlakları tefessüh noktasına ulaÅŸmış durumda. 

Bugün ahlaksızca, Aylan’a adeta kıyıya vurmuÅŸ balina muamelesi yaparak, ‘ilk kez yaÅŸanmış bir vakıadan’ dolayı ÅŸok olduklarını iddia edenler; dört yıldır yapılan zulümleri dillendirenlere can havliyle saldıranlarla aynı kiÅŸiler ve mahfillerdi. On binlerce kiÅŸinin türlü iÅŸkencelerle katledildiÄŸini belgeleyen fotoÄŸraflar ortaya çıktığında görmezden gelenler, kimyasal silah kullanıldığında ahlaksızca Suriye muhalefetini suçlayanlar, sabah akÅŸam Türkiye’yi mezhepçi olmakla itham edip bir gün Gezi’de diÄŸer gün Lazkiye’de Baas bandosu tadında konser verenler, Dersim’de maÄŸarada mazlum kovalayan partilerinin seçim kampanyasında mazlum Suriyeli mültecileri geri göndermeyi vaat edenler ve Kobani’ye kadar Suriye’deki zulme gözünü kapatmakla kalmayıp Esed’in akıttığı kandan ahlaksız ve sürreel bir jeopolitik kazanım çıkarmaya çalışanların bugün Aylan Kurdi için söyleyecekleri bir sözü olamaz. 

Ama konuÅŸuyorlar. Hem de arsızca, ÅŸizofrenik bir dille, bütün bu katliamın sorumlusu olarak, yaÅŸanan zulme dünyada dikkat çeken, bölgede fiilen acıları saran tek ülkenin cumhurbaÅŸkanına iftira atabiliyorlar. Bu akıl tutulması artık siyasal, toplumsal ve psikolojik tedavi sınırını çoktan geçmiÅŸ durumda. Ä°çine gömüldükleri tefessüh halinden çıkmaları için bir emare de ortalıkta görülmüyor. Tam olarak ne istediklerini de artık anlayamıyoruz.

Daha önce de dile getirmiÅŸtik bu marazlı durumu: “Bir asrı aÅŸtı, bir ÅŸeyler söyledikleri muhakkak da, ne istediklerini bir türlü öÄŸrenemedik. Sadece bir düÅŸünce kekemeliÄŸi sorunu olsaydı iyiydi bu. Dillerinde sorun var. Ne olduÄŸunu kendilerinin de anlamadığı bir kavram dünyasından ezberlerinde kalan ve tercüme etmeyi baÅŸardıklarıyla bizlere bir ÅŸeyler anlatmaya çalışıyorlar. Önceleri sadece emir kipiyle konuÅŸuyorlardı. Son on yıldır Türkçedeki farklı kipleri de istemeyerek de olsa kullanmak zorunda kaldılar. Bu geçiÅŸ bile travmatik oldu birçoÄŸu için. Malum, emir kipi fiilin en kısa ÅŸeklidir. Fiilin hayata hızlı ÅŸekilde geçeceÄŸinden emin olunan durumlarda kullanılır. Vesayet rejimi siyasete yıllarca talimatlar yaÄŸdırırken de öyle olmuÅŸtur. Ve bu hâl onlarda bir huya, bir ahlaka dönüÅŸmüÅŸtür...

Mümkün olanı ideal olanla, hakikati temenniyle, siyasalı ÅŸikâyetle makasa alan bir dünya bu. Ä°dealizmini tam anlamıyla formsuzluÄŸa denk gelen ‘evrensel ilkelerden’; temennilerini siyak ve sibak yükünden kurtulmuÅŸ ‘gerçekten’; ÅŸikâyetlerini ise bencil ‘sızlanmalardan’ devÅŸiren bir dünya. Gürültüleri fazla. Tazyikleri göz ardı edilecek gibi deÄŸil. Åžirretler. Rezil olamıyorlar. Hakikatin yegâne sahibi onlar. Ä°nsana, hayata ve siyasete dair ‘evrensel inançları’ mevcut. Bu o kadar derin bir inanç ki, Batı’daki refikleri bile bu denli fundamentalist deÄŸiller. Oryantalizm ve egzotizm hatırına en azından bazı dönemlerde ‘evrensellik kurgusunu’ rafa kaldırma esnekliÄŸine sahipler. Yerli versiyonunda bu da yok.”

Suriye’de zulüm 25 Mayıs 2011’de, Dera’da duvarlara ‘EÅŸ Åžab yurid ıslah’un Nizam’ yazdığı için Baas rejiminin tutukladığı 13 yaşındaki Hamza Ali El Hatip’in üç kurÅŸuna hedef olmuÅŸ, cinsel organı kesilmiÅŸ, kemiklerinin çoÄŸu kırılmış ve her tarafında sigaralar söndürülmüÅŸ cesedinin ailesine teslim edilmesiyle baÅŸladı. Hamza’yı görmezden gelmek için tefessüh haline ram olanların, bugün Aylan’ı ve temsil ettiÄŸini idrak etmeleri düÅŸünülemez. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.