Sosyal Medya

Makale

Dindarlara, Kürtlere ve Beyaz Türklere kritik sorular...

Türkiye'de etnik kimliÄŸin veya kimlik siyasetinin olumsuz bir tınısı var. Bu oldukça doÄŸal çünkü cumhuriyet 'Alman usulü', yani tüm çeÅŸitlilikler tek bir kimliÄŸe indirgenerek kurulmuÅŸ. Kanımca, kabul edilenin aksine organik Türklük de bu vatandaÅŸlık tanımı dışında kalmış. Öz be öz Türk olan dindarlar ve Aleviler bu kimliÄŸe intisap etmedikleri zaman dışlanmış, baskı görmüÅŸ. Hatta intisap ettiklerinde dahi çoÄŸunluk için sonuç deÄŸiÅŸmemiÅŸ. Çünkü kurucu babaların hayallerinde kurdukları türden bir millet yok o sırada Türkiye'de.

Osmanlı'da baÅŸlayan BatılılaÅŸma hareketi içine mecburen düÅŸülmüÅŸ bir süreci ifade ediyor. Oradan büyük miktarda borç geldiÄŸi için üst yapı kurumlarının Batı'ya uyumlanması gerekiyor. 1838 Osmanlı-Britanya Ticaret AnlaÅŸması'ndan bir sene sonra Tanzimat Fermanı'nın ilan edilmesi biraz da bundan. Bu arada askeriye alınan yenilgilerle reform geçirmek zorunda ve alacağınız model sizi yenenlerin keÅŸfettiÄŸi bir sistem. Hem borç, hem model alma zorunluluÄŸu, gözünü Osmanlı'nın geniÅŸ topraklarına dikmiÅŸ Batı ile iliÅŸkileri bir nefret-aÅŸk, hayranlık-korku ikilemine oturtuyor. Åžark Sorunu'nun kökeni de burada yatıyor.

Ancak yine de 1910'lara gelindiÄŸinde devletin bu ikileminden daha az etkilenen canlı bir entelektüel kanal var ve orada Türk, Ermeni, Kürt, Müslüman ve gayrımüslimler tabandan daha içli dışlı bir iliÅŸki içindeler. Tebaların birbiri ile zorunluluk dışında fazla iliÅŸkisi yok. Ama entelektüel hayatta anayasacılık ve Osmanlılık üzerinden birbirine deÄŸen ve çok zengin bir üretim söz konusu. Mesela ilk Türk ve Ermeni siyasi partileri aynı yıllarda kuruluyor ve Ä°ttihatçıların içinde önemli miktarda Ermeni var. Ä°ttihatçılar, Anadolu'da kurulurken TaÅŸnak teÅŸkilat binalarını ödünç kullanıyorlar vs.

Denebilir ki, eÄŸer 1912'de Balkan hezimeti yaÅŸanamasa ve 1. Cihan Harbi'ne girilmeseydi, gittikçe doÄŸallaÅŸan ve tabanı etkisi altına alan modern bir Osmanlı kimliÄŸi, içinde her türlü etnisiteyi barındırmaya devam ederek oluÅŸabilirdi. O kimlik yine ataerkil ve hala hiyerarÅŸik olurdu ama, travmatik olmayan ve önü açık bir doÄŸal geliÅŸim sürecinde ilerlerdi. Öyle olmuyor, çünkü tarihin iradesi o sırada sizin elinizde deÄŸil. Ä°pin ucu çoktan kaçmış.

Balkan ve 1. Cihan Harbi ile Osmanlıcılık tasfiye olurken Türkçülük, Ä°ttihatçılık içinde öne çıkıyor. O esnada çok kültürlülük, dindarlık ve etnisiteler bilakis ölümcül bir zaaf olarak görülmeye baÅŸlanıyor. O kadar ki Ä°ttihatçılar Ege ve Ä°ç Anadolu'da Rum, coÄŸrafyanın tamamında ise Ermeni tasfiyesine giriÅŸecek kadar paniÄŸe kapılmış haldeler.

Cumhuriyetin kuruluÅŸunda tercih edilen tek kimliklilik ve homojen yapının böyle bir hikayesi var. Mustafa Kemal güçlenene kadar asıl projesini ustalıkla gizliyor. Özellikle dindarlardan ve Kürtlerden... Zaten halkın ne olduÄŸundan, nereye doÄŸru gidildiÄŸinden haberi bile yok. Gayrımüslimler ise artık sorun deÄŸiller. Mustafa Kemal 1914-1918'in kirine bulaÅŸmamıştır ama, Ä°ttihatçıların bu yaptığından pek de ÅŸikayetçi deÄŸildir. Etnik temizlik projeye uygun. Sonuçta amacı homojen bir devlet kurmaktır. Bu manada Ä°kinci Meclis ve 1924 Anayasası bir darbe sürecidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.