Sosyal Medya

Çocuk

Cami, çocuk, yaz tatili...

20 Haziran'dan itibaren çocuklar yaz Kur'an kurslarında eğitime başladı. Eğitimin başarılı geçmesi o eğitimi verecek olan hoca efendilerin ve hoca hanımların gayretine bağlı. Çok idealist hocalarımız olduğu gibi adeta çocukları dinden soğutmak için çaba gösteren elamanların sayısı da hiç az değil.(Herkese hoca payesinin verilmemesi gerektiğini düşünmeye devam edeceğim.)



Fatma BarbarosoÄŸlu - Yeni Åžafak

20 Haziran'dan itibaren çocuklar yaz Kur'an kurslarında eğitime başladı. Eğitimin başarılı geçmesi o eğitimi verecek olan hoca efendilerin ve hoca hanımların gayretine bağlı. Çok idealist hocalarımız olduğu gibi adeta çocukları dinden soğutmak için çaba gösteren elamanların sayısı da hiç az değil.(Herkese hoca payesinin verilmemesi gerektiğini düşünmeye devam edeceğim.)



Kur'an kursu hocalarını gayretlendirecek olan en önemi unsur ise bizim aileler olarak bu eğitimi ciddiye almamız olacaktır.

İster yatılı yaz kursları olsun, isterse camilerde devam edilen yaz kursları olsun çocuklarımızın eğitimi ile yakından ilgilenmemiz gerekiyor. Ne öğrendikleri, nasıl öğrendikleri, kimlerle arkadaşlık ettiklerini tabii bir sohbetin içinde takip etmemiz lazım. Çocuklarımızın öğrendiklerini şevk ve heyecanla karşılamamız, yanlış anlayabilecekleri hususları anında tespit etmemiz gerekiyor.

Mektuplarınızı yayınlamaya devam ediyorum.

Dikkatinize sunacağım mektup babası din görevlisi olan ve yaz tatillerini Kur'an kursunda geçirmiş bir doktor hanıma ait. Buyurun:

“Cami ve çevresi bizim için yaÅŸam alanı idi…”

“Çocuklar Camide Oyuncakları Ellerinde” baÅŸlıklı yazınızı okudum. Birkaç yıldır çocukların cami ortamına alışmalarına yönelik yürütülen çalışmaları ve kampanyaları hem mutluluk içinde hem de biraz içim acıyarak takip etmeye çalışıyorum. Yazınız için teÅŸekkür ediyorum. Çünkü bu konunun tartışmaya açılmasına bile tahammül edemeyen bazı arkadaÅŸlarımız var.

Benim çocukluğum caminin etrafında ve içinde geçti. Rahmetli babam caminin imamı idi. Biz de camininin lojmanında oturuyorduk. Namaz vakitlerinde ve yazları Kur'an kurslarının olduğu dönemlerde camimiz hem benim için hem de mahallenin çocukları için- yeni dönem tabirleriyle- bir yaşam alanı idi. Yaz kurslarında cuma günleri hafta boyu anlatılanlardan yazılı olurduk, babam yazılıda başarılı olanlara kitabın yanısıra o dönem için önemli bir ayrıcalık sayılan minareye çıkma ödülünü de verirdi. Cuma günleri hep birlikte camiyi temizlerdik. Orası hepimizin sahip çıkacağı ve 'bizim' diyebileceğimiz bir mekana dönüşmüştü çünkü o mahalle camiinde hepimizin emeği ve sevgisi vardı. Yaşı 40'lara ulaşan Ankara'da Cebeci'de Şafaktepe Mahallesi'nde yaşayan insanlar hala bir araya geldiğimizde Şafaktepe Camii'nde yaşadığımız mutluluğu yad ediyoruz.

Velhasıl başka mekanlara gösterdiğimiz hassasiyetleri -kütüphane, hastane, okul, kurs, restorant, iş yeri vb.- camiilerimiz için de göstermek için çaba sarfetmeliyiz. Çocuklarımız camilere gelsin oraları benimsesin ama oranın bir adabı olduğunu da öğrensin. İnsanların ibadet ettikleri mekanın kendine has sessizliğine riayet etsin, orada ibadet edenler ve çocuklar; dua sesini, Kur'an-ı Kerim sesini duyabilsin. İbadet etmenin hazzını yaşamayı öğrensin.

Böylesine hassas bir konuyu ele aldığınız için tekrar teşekkür ediyorum.

Allaha emanet olun.

Dr. Sevim C.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.