Sosyal Medya

Makale

Brexit Kimi, Nasıl Etkiler?

Ä°ngiltere’de ayrılma yönünde ortaya çıkan referandum sonuçları hiç şüphesiz AB’nin geleceÄŸinden çok daha fazlasını belirleyecek kimi etkilere kapı araladı. Her ne kadar küresel siyasette iyice çaptan düşmüş bir AB’nin dağılma sürecine giriÅŸi üzerine konuÅŸuyorsak da aynı oranda yeniden inÅŸa edilecek ittifak ve güç dengeleri üzerine hesap yapmadan hareket etmek durumundayız. 

Ä°yiden iyiye bir kibir, tutarsızlık ve vicdansızlık abidesine dönüşen AB’nin derdini göğüslemek veya acısını saÄŸaltmak gibi bir misyonumuz yok elbette. Lakin muhtemel risk ve fırsatları insanlığı lehine çevirmek üzere hem söylem hem de eylem düzeyinde taktik hamleleri geçip daha stratejik bir yol haritasını hayata geçirmek üzere kolları önce kimin sıvaması gerektiÄŸi aÅŸikârdır. Buna raÄŸmen hatırlatmakta fayda var: Avrupa’nın iyice zayıflayan ve çekim merkezi olmaktan çıkan birlik modeli için Batıcı kamptan bize telkin edilen ‘sevinmeyin, onlar çökerse Türkiye de çöker’ çaÄŸrılarını kimsenin umursayacağı filan da yok. 

Kopmayın Ama Ebediyen Bekleyin

Son dönemde Avrupa BirliÄŸi’ni ekonomik durgunluÄŸun sarstığı biliniyor. Ardından da özellikle AB’nin geniÅŸleme dalgası sonrasında ilk önce eski doÄŸu bloku ülkelerinden sonrasındaysa Suriye ve Afrika Ã¼lkelerinden gelen göç dalgalarıyla sarsıntının ÅŸiddetlendiÄŸi ortak kanaattir. Hangi sebeplerle ekonomik durgunluk yaÅŸadı Avrupa? 

Hatırlatmak gerekirse Afganistan ve Irak iÅŸgalleri sırasında Avrupa ülkeleri Amerika safında nasıl bir rol üstlenmiÅŸti? Klasik bir iÅŸgal ve sömürge ordusu gibi hareket etmeyen, katliam ve yıkıma ortak olmayan AB üyesi kaç ülke vardı, sayabilen var mı? Özellikle Afganistan ve Irak’ın iÅŸgal süreciyle birlikte Avrupa’nın insani deÄŸerleri yaygınlaÅŸtırmaya deÄŸil iÅŸgal ve savaÅŸa, üretime ve paylaÅŸmaya deÄŸil yaÄŸma ve tekelleÅŸtirmeye, imar ve refaha deÄŸil talan ve yoksullaÅŸtırmaya daha bir hız verdiÄŸi ortada deÄŸil mi? Hikâye özetle ÅŸu: SavaÅŸ ve talan ekonomisiyle hem iktidarlarını tahkim etmeyi hem de zenginliklerini katlamayı hedefleyenler kendi içlerinde bir krize düştüler.

Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Suriye’de despotik iktidarlara karşı yükselen toplumsal öfkelerin bastırılması konusunda Avrupa’nın yüklendiÄŸi misyonAmerika ve Rusya’yla o kadar çok benzeÅŸiyordu ki, bakanlar fark göremiyordu! Bu baÄŸlamda Türkiye’ye yönelik giriÅŸilen tahkir edici, alaycı suçlama kampanyaları büyük bir ivme kazanmıştı. Yeni ÅŸartlar dayatmak ve orijinal kriterleri müzakere etmekle de iktifa etmeyip Türkiye’yi çok boyutlu bir kriz sarmalının içine iteklemekte Avrupa’nın ne kadar gayretli olduÄŸu hiç kimseye sır deÄŸil.

Ä°ngiltereGallerKuzey Ä°rlanda ve Ä°skoçya’dan müteÅŸekkil Büyük Britanya’nın AB referandumunun merkezine Türkiye ve Suriyeli mültecileri oturtmuÅŸ olması çirkinleÅŸme trendinin ne boyutta bir tırmanışta olduÄŸunu gözler önüne sermektedir. Türkiye’ye bir taraftan açık pazar diÄŸer taraftan sınır bekçisi muamelesi yapmayı teamül haline getirmiÅŸ Avrupa duvara toslamış vaziyette. Abhazya ve Osetya koparılırken Gürcistan’da, Kırımilhak edilirken Ukrayna’da Rusya karşısında edilgenliÄŸi tercih eden Avrupa, Suriye için ne uçuÅŸa yasak bölge ne güvenli bölge ne de muhaliflere silah yardımına yanaÅŸtı. Mısır’daki askeri darbeye gösterilen sempati ve cunta lideri Sisi’ye baÅŸta Ä°ngiltere olmak üzere hemen tüm Avrupa’da sergilenen destek batışın güçlü emareleriydi esasen. Teklif edilen siyasal pozisyon Avrupa’nın emir ve görüşlerine her daim hazır beklemekten ibaretti.

Avrupa Ağlayıp Pişman Olduğunda

Ayrılma kararının resmen ilanıyla birlikte Ä°ngiltere’de siyaset, sermaye, akademi sınıfları ağır bir travmaya mustarip oldu. Britanya kendi içinde de ayrılma sinyalleri vermeye baÅŸladı. Akabinde Fransa ve Hollanda gibi ülkelerde aşırı saÄŸ siyasi partilerin ‘exit’ kampanyaları hızlandı. Almanya, Fransa, Ä°talya, Belçika, Lüxenburg baÅŸta olmak üzere AB’nin siyasal-iktisadi yükünü omuzlayan ülkelerin depremin etkisini hafifletme ve domino etkisini engelleme yönündeki çabaları hızlandı ve arttı.

Türkiye’nin AB ile iliÅŸkilerinin epeyce gerildiÄŸi, neredeyse CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın çaÄŸrısıyla AB’yle iliÅŸkilerin referanduma götürülmesi yönünde çaÄŸrıların yoÄŸunluk kazandığı bir dönemdeyiz. Suriyeli mültecilerle alakalı yapılması gereken yardımlar ve vize muafiyeti baÅŸta olmak üzere aciliyet kesp eden konularda bir dizi ayak oyunları sergilemekten vazgeçmiÅŸ deÄŸiller. Ancak iç kamuoyuna yapılan aleyhte beyanlara raÄŸmen Avrupa’da hali hazırda Türkiye’yle kesin olarak kopmayı savunan bir ülke bulunmuyor. 

Avrupa ülkelerinin iÅŸledikleri suçlardan piÅŸman olduklarına dair henüz bir emare yok. Mesele AB’nin zayıflama sürecinin Amerika ve Rusya açısından nasıl bir sonuç doÄŸuracağıyla daha hayati bir tartışmaya evrilecektir. Zayıf, dağılmanın eÅŸiÄŸindeki bir Avrupa BirliÄŸi’nin hem Amerika’nın hem de Rusya’nın bölgedeki saldırgan politikalarını daha bir cesaretlendireceÄŸi yönündeki kanaatler daha baskındır. Türkiye açısından da dengelerin bu ÅŸekilde deÄŸiÅŸmesiyle birlikte Avrupa’nın keyfi, tutarsız ve ÅŸantaja dayalı politikalarını püskürtebilecek tahkim edilmiÅŸ bir pozisyon kazanabilmek için bir fırsattır. 

Muhataplarını kendi içinde ayrıştırıp zayıf düşürerek güç kazanmayı teamül haline getirmiÅŸ Avrupa siyaseti kurduÄŸu tuzaÄŸa düştü. Sevinmeye veya üzülmeye hacet yok. Lakin bu ahlaksız ve vicdansız siyaseti biraz olsun terbiye etmek üzere bir fırsat yakalandığını da unutmamak gerekir. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.