Sosyal Medya

YaÅŸam

BOZGUNCULUK, MÜNAFIKLIK VE KÖTÜ AHLÂKTAN ALLAH’A SIĞINMAK

“Onları gördüğün zaman görünümleri hoşuna gider. Konuştuklarında sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!” (Münâfikûn 63:4).



Fethi Güngör 

“Onları gördüğün zaman görünümleri hoÅŸuna gider. KonuÅŸtuklarında sözlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiÅŸ kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!” (Münâfikûn 63:4).

Allâhumme innî e’ûzu bike mine’ÅŸ-ÅŸiqâqi we’n-nifâqi we sûi’l-ahlâq:

Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan Sana sığınırım.”
(Ebû Dâvûd, Vitr 32).

Sözlükte “(tarla faresi) yuvasına girmek; (bir kimse) olduÄŸundan baÅŸka türlü görünmek” anlamındaki “nifâq” mastarından türemiÅŸ bir sıfat olan “münafık” kelimesi “inanmadığı halde kendisini mümin gösteren” kimse demektir. Kelimenin, “tarla faresinin bir tehlike anında kaçmasını saÄŸlamak üzere yuvası için hazırladığı birden fazla çıkış noktasının birinden girip diÄŸerinden çıkması” biçimindeki kök manasından hareketle münafık, “dinin bir kapısından girip diÄŸerinden kaçan çifte ÅŸahsiyetli kimse” olarak da tanımlanmıştır (Râgıb el-Ä°sfahânî, el-Müfredât; Ä°bnu’l-Esîr, en-Nihâye; Lisânu’l-Arab, “nfq” md.).

Nifak kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de kök halinde üç, çekimli fiil olarak iki ve “münafık” ÅŸeklinde yirmi yedi âyette geçmekte olup beÅŸ yerde münafık erkeklerin yanında münafık kadınlar da zikredilmiÅŸtir (M. F. Abdulbâkî, el-Mu’cem, “nfq” md.). Ayrıca Kur’an-ı Kerim, diÄŸer birçok âyette müminler ve kâfirlerden baÅŸka üç temel inanç grubundan biri olarak münafıklardan da bahsetmektedir.

Münâfikûn Sûresi’nde münafıkların itikadî durumları, psikolojik yapıları ve ahlâkî bozuklukları, toplumsal hayattaki yerleri, Hz. Peygamber’e ve müminlere karşı tutumları ve âhiretteki konumları ayrıntılı biçimde anlatılır.

Kur’an terminolojisinde münafık kelimesi iki farklı tipteki insan için kullanılır. Ä°lki halis münafıklar olup bunlar, “Aslında inanmadıkları halde Allah’a ve âhiret gününe iman ettik” derler (Bakara 2:8). Ä°kincisi ise zihin karışıklığı, ruh bozukluÄŸu veya irade zayıflığı yüzünden imanla küfür arasında gidip gelen, şüphe içinde bocalayan (Nisâ 4:137,143; Tevbe 9:44-45), imandan çok küfre yakın olan (Âl-i Ä°mrân 3:167) çifte ÅŸahsiyetli insanlardır. Bazı âyetlerde “münafıklar” ve “kalplerinde hastalık bulunanlar” diye ikili ifade tarzının yer alması da bu farklılığı göstermektedir (Enfâl 8:49; Ahzâb 33:12). Halis münafıklar müminlerle karşılaÅŸtıklarında inandıklarını belirtirler, ancak asıl taraftarlarıyla baÅŸ baÅŸa kaldıkları zaman müminlerle alay ettiklerini söylerler (Bakara 2:14). DiÄŸerleri ise Rasûl-i Ekrem’e inandıklarını sanmakla birlikte önemli iÅŸlerde din dışı otoritelere gitmeyi tercih etmekte, fakat baÅŸlarına bir felâket gelince Hz. Peygamber’e baÅŸvurmakta (Nisâ 4:60-62), böylece hak dine olan baÄŸlılıkları dünyevî menfaatlerine göre deÄŸiÅŸmektedir (Hac 22:11). (Alper, 2006:565).

 

Allah’ı ve Müminleri Aldattığını Sanarak Kendini Aldatmaktan Sakınmak

Kur’an-ı Kerim’de, kalbiyle inkâr ettiÄŸi halde bunu gizleyerek kendisini mümin gibi

gösteren münafıklardan, kendi isimleriyle anılan ‘Münâfikûn’ Sûresi dışında pek çok yerde bahsedilmiÅŸtir. Buna göre Kur’an’ın ortaya koyduÄŸu münafık portresi ÅŸudur:

“Onlar inanmadıkları halde inandıklarını söyleyerek Allah’ı ve inananları aldatmaya çalışan ancak farkına varmadan kendilerini aldatan ikiyüzlü, kalplerinde hastalık bulunan, azgınlıkları içinde bocalayıp duran (Bakara 2:8-20), Allah’ın kalplerini mühürlediÄŸi ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir (Muhammed 47:16). Müminlere karşı kalpleri kin ve nefretle dolu olduÄŸu için onların hep sıkıntıya düşmelerini isterler (Âl-i Ä°mrân 3:118-119). Yalnızca menfaatleri söz konusu olduÄŸunda Hz. Peygamber’in ve inananların yanında yer alırlar (Tevbe 9:42). Kötülüğü emredip iyiliÄŸi yasaklar ve cimrilik ederler. Onlar Allah’ı, Allah da onları unutmuÅŸtur. Münafıklar, bozguncuların ta kendileridir (Tevbe 9:67).”

Sürekli iman ile küfür arasında bocaladıkları için (Nisâ 4:142-143) Allah (c), münafıklar haklarında;

“Ä°man edip sonra inkar eden, sonra inanıp tekrar inkar eden, sonra da inkarlarında ileri gidenler var ya, Allah onları bağışlayacak da deÄŸildir, doÄŸru yola iletecek de deÄŸildir.” (Nisâ 4:137) buyurmuÅŸtur. Allah’ın Sevgili Elçisi ise onların bu kararsız ruh hallerini;

“Münafık, iki sürü arasında gidip gelen ÅŸaÅŸkın koyun gibidir. Bir o sürüye gider, bir bu sürüye!” (Müslim, Sıfâtu’l-Munâfiqîn 17) diye tasvir etmiÅŸtir.

Çıkarlarına göre tavır deÄŸiÅŸtiren, içten içe inkâr ettikleri halde sözleriyle inandıklarını ifade ederek Müslümanların yanında yer alıp beÄŸenilerini kazanarak kendilerini onlardan koruyan, diÄŸer taraftan da gizlice onların aleyhine faaliyetlerde bulunan münafıklar, olduklarından farklı görünerek Müslümanları aldattıkları için inkârlarını açıkça ifade eden kâfirlerden daha tehlikelidirler(Hadislerle Ä°slam, s.624).

Münafıkların dış görünümüne aldanmamak gerekir. Zira onlar, göründüklerinin aksine korkak ve çıkarcıdırlar, yapmadıkları şeylerle övülmeyi isterler, zekât ve sadakayı da gösteriş amaçlı verirler, Müslümanlar arasında ihtilaf ve moral bozukluğuna neden olurlar.

Ä°slam’a ve Müslümanlara yönelik bütün yıpratıcı eylemlerine raÄŸmen Allah Rasulü münafıkları toplumdışına itmemiÅŸ, aksine onlara gerektiÄŸinde hoÅŸgörülü davranarak (Buhârî, Salât 46) ve ashâbını bilinçlendirerek kendilerinden gelecek tehlikeleri en aza indirmiÅŸti. Beni Mustalik Seferi’nde Abdullah b. Ubey ile ilgili gerçek ortaya çıktığında, “Ä°zin ver de ÅŸu münafığın boynunu vurayım!” diyen Hz. Ömer’e; “Bırak onu! Ä°nsanlar, ‘Muhammed arkadaÅŸlarını öldürüyor!’ demesinler.” cevabını vererek yanlış bir izlenim bırakmak istemediÄŸini belirtmiÅŸti (Müslim, Birr 63). Ayrıca o, münafık bile olsa bir kiÅŸinin bu vasfıyla açıkça teÅŸhir edilmesini hoÅŸ karşılamıyordu (Hadislerle Ä°slam, s.625).

 

Çıkarı İçin Gerçek Niyetini Gizleyerek İnsanları Aldatmamak

Samimiyeti zedeleyen ve toplumda güven duygusunu sarsan bir husus olarakmünafıklık, Yüce Rabbimiz ve Peygamberimiz tarafından son derece tehlikeli görülmüş, hem imanî hem de ahlâkî bir problem olması nedeniyle birçok âyet ve hadiste kınanmıştır. Ancak kesin bir dille sakındırılmasına raÄŸmen münafıklık, bugün de devam eden bir olgudur.

Toplumda, mümin olduÄŸunu söylediÄŸi halde münafıkça davranışlar sergileyen, çeÅŸitli çıkarlar için gerçek niyetlerini gizleyerek insanları aldatan kimseler bulunmaktadır. Ä°nançtaki samimiyetsizliÄŸin davranışlara yansıması sonucu gayr-ı ahlâkî davranışlar yaygınlaÅŸmakta ve git gide yadırganmaz hale gelmektedir. Halbuki Allah Rasulü’nün gayet beliÄŸ ifade ettiÄŸi üzere “Din, samimiyettir.” (Müslim, Ä°man 95).

Ä°nancında samimi kimseye yakışan, kalbindeki saÄŸlam imanı hem Allah ile hem de insanlarla olan iliÅŸkilerine dürüst bir biçimde yansıtmaktır. Yani Rabbimizin, Elçisi’nin gıyabında bütün kullarına yüklediÄŸi ağır ama mükâfatı bir o kadar büyük, “EmrolunduÄŸun gibi dosdoÄŸru ol!” (Hûd 11:112) sorumluluÄŸunu yerine getirmektir (Hadislerle Ä°slam, s.628).

 

Bozgunculuk ve Nifak Üreterek Fitneye Sebebiyet Vermekten Sakınmak

“Allah Resûlü, imanı, temiz su ile yetiÅŸen taze bitkiye benzetirken; nifakı, kan ve irinle büyüyen bir çıbana benzeterek onun Allah’ın yasaklamış olduÄŸu düşünce ve eylemlerle büyüyeceÄŸine dikkat çekmiÅŸtir (Ä°bn Hanbel, III/17). ÖrneÄŸin, haya ve az konuÅŸmayı iman alameti; çirkin söz ve lüzumundan fazla konuÅŸmayı ise münafıklık alameti olarak zikretmiÅŸtir (Tirmizî, Birr 80). Hz. Peygamber, mümin ile münafığın durumunu karşılaÅŸtırırken ise ÅŸu benzetmeyi yapmıştır:

“Mümin, rüzgârın yatırıp kaldırdığı (ama zarar vermediÄŸi) yeÅŸil ekin gibidir. Münafık ise dimdik iken, rüzgârın bir defada kökünden söküverdiÄŸi selvi aÄŸacı gibidir.” (Buharî, Merdâ 1).

Buna göre mümin dünyada maddi ve manevi birtakım sıkıntılarla imtihan edilir fakat samimi imanı sayesinde onların üstesinden gelerek ahirette ayakta kalır. Münafık ise sahte imanı yüzünden dünyada elde ettiÄŸi rahatlığına ve dik duruÅŸuna karşılık ahirette karşılaÅŸacağı büyük azapla bir defada devrilir gider. Nitekim Allah Teâlâ küfrün en çirkin ve tehlikeli ÅŸekli olan münafıklığın ahiretteki cezası için, “DoÄŸrusu münafıklar, ateÅŸin en aÅŸağı tabakasındadırlar. (O gün) onlar için hiçbir yardımcı da bulamazsın.” (Nisâ 4:145) uyarısında bulunmuÅŸtur. Resûlullah, “Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan Sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Vitr 32) duasıyla kendisi nifaktan Allah’a sığındığı gibi ashâbını ve tüm müminleri de münafıkça tavırlardan sakındırmıştır.

Her ne kadar müminler, imanlarında şüphe olmasa da münafıklarınkine benzer davranışlar sergiledikleri zaman nifaka düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilirler. Dinî uygulamalarda gevÅŸeklik gösterme, söz ve davranışlar arasında uyumsuzluk ÅŸeklinde tezahür eden bu durum “amelî nifak” olarak adlandırılmıştır. Bu, müminlere yakışmayan bir tutum olduÄŸu için Allah Teâlâ, “Ey iman edenler! Yapmayacağınız ÅŸeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff 61:2) buyurmuÅŸ ve onları münafıklar gibi tavır sergilememeleri hususunda uyarmıştır (Bakara 2:264, Âl-i Ä°mran 3:156).” (Hadislerle Ä°slam, s.626).

 

Vahyin VazettiÄŸi DeÄŸerlere Uygun Hareket Etmek

“Hz. Peygamber müminleri münafıklık alameti sayılan ve nifakla itham edilmelerine sebep olabilecek her türlü davranıştan sakındırmıştır. Çünkü Müslüman, Ã¶zü sözü bir, Peygamberimizin tarifiyle, “elinden ve dilinden insanların zarar görmediÄŸi kimse“dir (Nesâî, Ä°man 8). Ä°hanet, yalan, sözünde durmama, ikiyüzlülük ve riya gibi ahlaki olmayan ve toplumda güveni sarsan tavırların tümü ise münafıkça davranışlardır.

Allah Resûlü, Abdullah b. Amr’ın rivâyet ettiÄŸi bir sözünde münafığı en temel özellikleri ile şöyle tanımlamıştır:

“Åžu dört özellik kimde bulunursa o, tam bir münafık olur. Kimde bu niteliklerden biri bulunursa onu terk edinceye kadar kendisinde münafıklıktan bir özellik vardır: Kendisine bir ÅŸey emanet edildiÄŸinde hıyanet eder. KonuÅŸtuÄŸunda yalan söyler. Söz verdiÄŸinde cayar. Husumet sırasında haktan sapar.” (Buhârî, Ä°man 24).

Ä°man bakımından samimi olmayan münafıklara hasredilen bu özelliklerin zaman zaman Müslümanlarda da görülmesi, imanın dışa yansıması noktasında problem oluÅŸturmaktadır. Halbuki Müslüman’a yakışan, inandığı deÄŸerlere uygun hareket etmektir.” (Hadislerle Ä°slam, s.627).

 

İkiyüzlülükten Uzak Durup İlkeli ve Tutarlı Davranmak

“Münafıklığın temel göstergelerinden birisi ise ikiyüzlülüktür. Hz. Peygamber, ilkeli ve tutarlı davranmayarak Ã§Ä±karlarına göre insanlara farklı davranışlar sergileme anlamına gelen ikiyüzlülükten uzak durmaları için ashâbını uyarmış, insanlarla olan iliÅŸkilerinde ikiyüzlü olanların güvenilmeyi hak etmediÄŸini (Buhârî, el-Edebu’l-Mufred 117) ifade etmiÅŸtir. Allah Resûlü, “Kıyamet günü Allah katında insanların en kötülerinin ÅŸunlara bir yüzle, bunlara diÄŸer bir yüzle gelenikiyüzlüler olduÄŸunu görürsün!” (Buhârî, Edeb 52) buyurmuÅŸ ve münafıkların ahirette ateÅŸten iki dil ile cezalandırılacaklarını (Ebû Dâvûd, Edeb 52) belirtmiÅŸtir.

Ä°kiyüzlülük konusunda sahâbîler de titiz davranmıştır. Bir defasında Abdullah b. Ömer’in yanına gelen bazı kimselerin, “Biz amirlerimizin huzurunda onların lehine konuÅŸuyor, oradan çıktığımızda ise aksini söylüyoruz.” demeleri üzerine Ä°bn Ömer, “Biz böyle bir davranışı münafıklık kabul ederdik.” demiÅŸtir (Buhârî, Ahkâm 27).

Münafıklıkla örtüşen bir baÅŸka özellik riyadır. Amel ve ibadetleri, Allah rızası yerine insanların beÄŸenisini kazanma ve gösteriÅŸ amacıyla yapmak anlamına gelenriya, münafığın hayatının nerdeyse bütününü sarmıştır. Bunun içindir ki nifak, dinde riya olarak da tanımlanmaktadır. Kur’an’da Allah’a ve ahiret gününe inanmadıkları halde mallarını gösteriÅŸ olsun diye harcayanlar (Bakara 2:264, Nisâ 4:38) ve namazı gösteriÅŸ için kılanlar (Nisâ 4:142, Mâûn 107:4-6)  kınanmıştır. Resûlullah da riyayı “küçük ÅŸirk” diye adlandırarak47 ümmetini onun ahiretteki cezası hususunda uyarmıştır (Müslim, Ä°mâre 152).” (Hadislerle Ä°slam, s.627).

 

Bozguncu, Ä°kiyüzlü ve Kötü Ahlâk Sahibi Olmaktan Allah’a Sığınmak

Fayda vermeyen bilgiden, kalbin kötülüklere kaymasından ve ürpermemesinden, nefsin doymamasından, cimrilikten, tembellikten, ihanetten, günahlardan, zulümden, kabalıktan ve cahilce davranmaktan Allah’a sığınan (Nesâî, Ä°stiâze 2-3, 19-22, 30) Son Nebi’nin (s) sünnetine ittiba ederek biz de tüm bunlardan Allah’a sığınalım ve onun ÅŸu duasına hep birlikte can u gönülden iÅŸtirak edip “Amîn yâ Rabbenâ” diyelim:

 

Allah’ım! Bozgunculuktan, münafıklıktan ve kötü ahlaktan Sana sığınırım.” (Nesâî, Ä°stiâze 21).

 

Kaynaklar:

  • ALPER, Hülya; “Münafık” Maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı Ä°slam Ansiklopedisi (TDVÄ°A), Ä°stanbul 2006, 31/565-568.
  • Hadislerle Ä°slam, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, 1. Baskı, 7 cilt, Ankara 2014, c.1, s.619-628.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.