Sosyal Medya

Makale

Bitmeyen Kerbela

Tam üzerinden 1375 yıl geçti…

Ama acısı ilk gün ki kadar taze ve derin…

Anlaşılan o ki, bu acı kıyamet sabahına kadar bitmeyecek, çünkü söz konusu olan, Kerbela…

Ümmetin en hazin yarası…

Kerbela nedir? Neresidir?

Evlad-ı Rasul’ün bu dünyaya “Elveda” dediÄŸi yer…

Kirli, kinli ve kanlı bir dünyayı kanları ile arındırmak için çıktıkları yol…

Kerbela; bireysel acıları, toplumsal bilince dönüÅŸtürmenin adıdır…

Mazlumiyetten direniÅŸ üretmenin Hüseyincesidir…

Zilletten izzete evrilmenin mektebidir…

KiÅŸisel cennet hesaplarından öte tüm nesillerin kurtuluÅŸuna adanmış hayatların ortak ismidir…

Ölü toprağı serpilmiÅŸlikten ölümü göze alarak özgürleÅŸmenin adresidir…

Kerbela; kefeni beline sarma, direniÅŸ ve ÅŸehadet gömleÄŸini giyme iÅŸidir… Vazgeçebilme öÄŸretisidir… Adanma öyküsüdür…

Yenilgi ile destan yazma becerisidir… Kerbela ile zafer, baÅŸarı, galibiyet, yenmek, yenilmek nedir, yeniden yazıldı… Kavramlar anlam kazandı…

Anladık ki, hayat ne olursa olsun illa yaÅŸamak deÄŸilmiÅŸ… YaÅŸanacaksa da sadece kendisi için yaÅŸamak deÄŸil... YaÅŸatmak için yaÅŸamak… Bir baÅŸkası için yaÅŸama erdemini kuÅŸanmakmış…

Åžimdi pörsüyen muhalefet tarafımızı, örselenen hareket kabiliyetimizi, tıkanan itiraz damarımızı ancak Kerbela üzerinden onarabiliriz…

Erimemek, eÄŸilmemek, elenmemek, statükoya eklemlenmemek için Kerbela ruhuna muhtacız… Ta ki, o sayede erebilelim erdeme ve ebede…

Kerbela için yas elbiselerini giymek, karalara bürünmek, sızlanmak bu iÅŸin sadece seremonik kolaycı tarafıdır…

Önemli olan Hz. Hüseyin (ra)’ın sadece yası deÄŸil, esas olan mirasıdır…

Gerçekten Hz. Hüseyin (ra)’ın vasiyeti neydi?

Onları “ah”, “vah”larla anmak yerine vasiyetine bakmak, doÄŸru anlamak ama önce onların farkına varmak gerekmiyor mu?

Bizden Hüseyin’e ağıt, Hüseyin’den bize ise öÄŸüt ve uyarı var…

Kerbela gâm ve gayretin adıdır…

Kerbela yarenlerinin hatırası deÄŸil, bize onların hayatı lazım…

Onlar ÅŸiardı… Åžuurdu… Misaldi… Mesajdı…

Ehl-i Beyt’siz hayatlar ziyandır… Hicrandır…

Evet, Kerbela tarihte yaÅŸanmış geçmiÅŸ bir olay deÄŸildir… Yezid tarihin bir döneminde kalmış bir figür deÄŸildir…

Bugün ne de çok Yezidler ya da YezidleÅŸenler var…

KufeleÅŸen ÅŸehirlerin sayısını bilen var mı, bilmiyorum…

Kerbela’nın Gazzecesi, Hamacası, Halepçecesi, Fellucecesi, Patanicesi gündemimizde kaçıncı sırada?

Aslında Kerbela uzakta deÄŸil, içimizde…

DoÄŸrusu sormak lazım; Bir Hüseynî sefere iÅŸtirak edecek mecalimiz var mı? Yoksa bizim payımıza sadece matem mi düÅŸtü?

Evet, asırlar sonra biz şimdi neredeyiz?

Tarafımız… Tercihimiz… Tavrımız… Kimden yana? Ä°çine çekildiÄŸimiz mecra bizi nereye çekiyor?

Korkuyorum, hem Hüseyin’e yas tutup, hem de Yezid’le iÅŸ tutmaktan…

Hani ÅŸair Farezdak Hz. Hüseyin’e demiyor muydu? “Onların kalpleri seninle, kılıçları sana karşı.”

Görüyorum; iktidar insanları nasıl YezidleÅŸtiriyor…

Servet insanları nasıl KarunlaÅŸtırıyor…

Güç insanları nasıl HaccaclaÅŸtırıyor…

Bilgi insanları nasıl BelamlaÅŸtırıyor…

BaÅŸarı insanları nasıl barbarlaÅŸtırıyor…

Vaatler insanları nasıl SurakalaÅŸtırıyor…

“Haksızlık karşısında susan dilsiz ÅŸeytandır”gerçeÄŸini bugüne kadar nasıl tereceme edeceÄŸiz? UyuÅŸumcu, uysal kafalara bunu izah mümkün mü?

Tüm olumsuzluklara raÄŸmen Hüseyin can’ın mesajını ve misyonunu canlı tutmak zorundayız…

Çünkü O bir duruÅŸtur… Çizgidir… ÇaÄŸrıdır… Çığırdır… Çığlıktır…

O’nu bir çaÄŸa, coÄŸrafyaya, ülkeye, topluma, mezhebe, çevreye zorlamak, sığdırmak onu sınırlamaktır… Hüseyin zamanlar, mekânlar ve mezhepler üstüdür…

Ancak bunu söylerken, onu efsaneleÅŸtirmeden, fetiÅŸleÅŸtirmeden, insan-üstüleÅŸtirmeden hareket etmeliyiz… O üstün insandır ama insanüstü deÄŸildir… Hayatın içinde tutarak hemhal olmalıyız…

Kerbela’yı ideolojileÅŸtirmeden kardeÅŸliÄŸe yürümeliyiz… Özgürlük ve direniÅŸ ÅŸarkılarını daha güçlü söylemeliyiz…

Yezidleri lanetlerken salih amellerden kopmadan yol alabilmeliyiz…

Korkarım ki; ÅŸeytan taÅŸlamaktan tavaf yapmaya vaktimiz kalmayacak…

Haklı olmak yetmiyor, önemli olan sonuna kadar haklı kalmaktır… Hakkı ayakta tutmaktır…

Åžimdi, Kerbela üzerinden nasıl bir bilinç inÅŸa edebiliriz? Nasıl bir direnç oluÅŸturabiliriz?

Yas ve bilinç birbirini besleyecek mi?

Bir ÅŸey daha var: Hüseynî kıyamı Zeynepsiz düÅŸünebilir miyiz? Anlayabilir miyiz?

Ve unutmayalım ki; zalimin zulmü ile mazlumun duyarsızlığı buluÅŸtu ise, iÅŸte musibet o zamandır…

Zamanın Hüseyinlerine ve Zeyneplerine selam olsun!

MÄ°LAT GAZETESÄ°

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.