Sosyal Medya

Makale

Allah’a tapanlar ve Allah’a kul olanlar – 3

SEN TAVUK DEĞİLSİN (sadece bu bedenden ibaret değilsin)

Bir Kızılderili hikâyesiyle baÅŸlayalım;

Bir kartalın yumurtası tavuk yumurtalarına karışmış. Yumurtadan çıkan yavru kartal, tavuk olduÄŸunu zannederek onlar gibi yürür, yem yermiÅŸ. Bir gün gökte süzülen bir kartal görmüÅŸ. Hayranlıkla söylenmiÅŸ.

'Ne muhteÅŸem bir kuÅŸ! Ne kadar yüksekten uçabiliyor. KeÅŸke ben de onun gibi olabilsem!'

Yanındaki civcivler ona gülmüÅŸler. 'Biz bir tavuÄŸuz, o ise bir kartal. BoÅŸuna hayallere kapılma. Onun gibi yükseklerde uçamazsın.'

Kartal yavrusu çok üzülmüÅŸ. Ona bir kartal olduÄŸunu söyleyen çıkmayınca, hayatı boyunca tavuklar arasında bir tavuk olarak yaÅŸamış.

Allah Âdem’i kendi suretinde yaratmıştır. (Buhari, Itk 20; Müslim, Birr, 112, (2612)

Yaratıcı insanı kendi suretinde yarattı. (Tevrat/Tekvin 1/27)

Her ÅŸey özünü keÅŸf etmenle baÅŸlar…

Ä°nsan denilen meçhulün kendi dışındaki var olana yaklaÅŸma, yaranma, çıkar iliÅŸkisi (ben sana tapınayım sen bana cennetini ver) yaklaşımına tapınma olarak dile getirmiÅŸ, Bununda en önemli sebebini Allah’ın sistem ve düzeni ile anlatılan islam dinini hakkıyla anlamadığından bahsetmiÅŸtik.

Bununda en önemli sebebi Allah’ın esma ve sıfatlarına ayna olduÄŸunun gafletinde olduÄŸundan ve kendini bu benden kabul edip tabiatının(biyolojisinin)dışına çıkamayışı olduÄŸunu söylemiÅŸtik.

Bununda asıl sebebi geçmiÅŸte, yeni yeni dine merak saldığımız dönemlerde veya gençlik dönemlerinde heyecanlı zamanlardaki dinlediÄŸimiz, okuduÄŸumuz ve seyrettiklerimizden bir hüküm çıkartıp beyne kodlamamızdan kaynaklanıyor. Böylece beyin o konuda kendi kendini bloke edip kilitliyor. Bundan sonra o hükme ters gelen ne varsa kabul etmiyor, görmüyor, deÄŸerlendirmeye tabi tutmuyoruz.

Bir örnek vermek gerekirse; bir çiftçi ekmek istediÄŸi karpuz çekirdeÄŸini topraÄŸa eker ve bu karpuz çekirdeÄŸi Allah’ın tabiata koymuÅŸ olduÄŸu yasalar gereÄŸince belli bir dönem sonra fidan verip serpilerek hedeflenen, kendine kodlanan özelliÄŸi ortaya çıkartıp karpuz vermeye baÅŸlıyor.

Ama hiçbir karpuz çekirdeÄŸi topraÄŸa atıldıktan sonra ben artık bu toprağın içindeyim ve ben artık toprağım demez. Yâda ben toprağın içinde olduÄŸuma göre mahsul olarak toprak vereyim demez. Kendine ne vahy edildiyse, neye kodlandıysa kendi özünü inkiÅŸaf ettirir.

Aynen bunun gibi insan da öyledir. Bizde ÅŸuan içinde bulunduÄŸumuz bu bedenin içinde doÄŸup büyümüÅŸ olabiliriz. Ama kesinlikle bu beden deÄŸiliz.

Araçtır amaç deÄŸildir…

Kendimizi tanımadan çevrenin ve koÅŸulların yönlendirmesiyle kurgulanmış bir hayat yaşıyoruz…

Bütün peygamberlerin ortak daveti Ä°nsanın özü olan Allah’tan kopukluÄŸu gidermek için insanı tevhide çağırırlar.

Dağılmış bir yapboz gibi insanın içindeki parçalanmışlığı toplama çaÄŸrısıdır tevhid.

Günümüz din tüccarları ve dini kendilerine bir ideoloji olarak kabul edenler kendi cehaletlerinden dolayı buna karşı çıkarlar.

Varsın birileri Allah adındaki kendilerinden çoook uzaklarda kabul ettikleri tanrılarına tapar dursunlar.

Bizler ÅŸah damarımızdan daha yakın olanın boyasıyla boyanmaya devem edeceÄŸiz…

Bizler Allah’ın tapıcıları deÄŸil O’nun kullarıyız.

Ben insanları ve cinleri yalnızca bana kulluk etsinler ayetini bana ibadet etsinler diye çeviren seküler Müslümanların gök tanrı anlayışı idraklerini kör etmiÅŸ durumda.

Frekans ayarları bozulmuş radyo gibi cızırdayıp duruyoruz...

Kanaatimce ayet Türkçeye ÅŸu ÅŸekilde çevrilirse daha münasip olacaktır.

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

Ben cinni ve insi yalnızca (Esmâ özelliklerimi açığa çıkarmak suretiyle) kulluk etmeleri için yarattım. 1

Çünkü her yaratılmışın özü itibariyle kendi öz potansiyel gücünü ortaya çıkartma kudreti kendisine verilmiÅŸtir. tabi dışardan yanlış bir müdahale olmasa.

وَنَفَخَ فِيهِ مِن رُّوحِهِ (kendi ruhumdan kendi özelliklerimden)2

Bunun Hz. Ä°sa’nın dili ile söyleyecek olursak; sen insan (beÅŸer) gibi konuÅŸuyorsun Allah gibi deÄŸil.

Ä°nsanın varlık âlemindeki serüveni kendisindeki özü olan esma özelliklerini ne kadar açığa çıkardığı ile ilgilidir.

Bu ’da bedeni arzuların(tabiat)ve ÅŸartlanmıştık ve yanlış deÄŸer yargıların kaldırılmasıyla alakalıdır.

Olumsuz deÄŸer yargıları ve ÅŸartlanmıştık insanın kendi özünü tanımasına en büyük engeldir

 

 

Biz insanlar, "ALLÂH"ın kendi vasıflarıyla, dilediÄŸi gibi bezediÄŸi ve yarattığı varlıklarız...

"ALLÂH" dilediÄŸi özelliklerini, insan beyinlerinde açığa çıkacak biçimde, insanın yapısında düzenlemiÅŸtir.(üflemiÅŸtir)

Kendini et-kemik sanarak ve bu yolda ÅŸartlanarak yaÅŸayan insan, tüm yaÅŸantısını bu ÅŸekilde sürdürdüÄŸü takdirde, bu yaÅŸam tarzının sonucu olarak sayısız azap ve ıstıraplara düÅŸecektir.(cehennem hayatı)

Esas itibariyle maddeden, maddi deÄŸerlerden, maddi deÄŸer yargılarından ve hatta mânevî deÄŸer yargılarından öte olan bilinç, oluÅŸumu itibariyle gözünü bu madde bedende açtığı için, beÅŸ duyu verilerine baÄŸlı kalarak, kendini bu beden kabul etmiÅŸtir.

Kendini bu beden zannetmesi, onda vehimden yani var olmayanı var kabul etmekten doÄŸan bir kiÅŸi oluÅŸturmuÅŸ ve de "ben filancayım" diye düÅŸünmeye baÅŸlamıştır.(kartal hikâyesini hatırlayalım)

Çevre kendisine ne isim takmışsa, o ismin karşılığı olarak kendisini kabullenmiÅŸtir.

Ve de beÅŸ duyuya baÄŸlı olarak, beÅŸ duyuyla kayıtlı olarak da, kendisini bu et kemikten ibaret bir beden olarak mütalâa etmiÅŸ ve tüm yaÅŸamını bu madde bedene baÄŸlayarak, "Bu beden yok olduÄŸu zaman ben de yok olacağım" zannıyla ömür sürmeÄŸe baÅŸlamıştır.

Oysa gelmiÅŸ geçmiÅŸ bütün Nebi ve Rasûller aracılığı ile ÅŸu konuda uyarmışlardır:

"Sen bu beden deÄŸilsin!. Bu beden belli bir süre sonra toprak altında çürüyüp yok olacak. Fakat Sen, (Özün, bilincin)Sonsuza dek yaÅŸamına devam edeceksin!..."

Kendini çürüyüp gidecek et-kemik ZAN etmenin ve buna dönük yaÅŸamanın sonucunda seni bekleyen süresiz azap ortamı; ya da, özündeki ilâhî özellikleri vasıfları ortaya çıkartarak bunun güzel sonuçlarını yaÅŸayacağın ebedî huzur ve zevk ortamı...

Bu sebeple Hz. MUHAMMED (aleyhisselâm), sanki karşımızda ÅŸunları söylüyor:

"Sen, ALLÂH'IN YERYÜZÜNDEKÄ° HALÄ°FESÄ° olarak yaratıldın...

ALLÂH'ın bütün isimlerinin mânâları ile bezendin...

Åžimdi sen kendini bu madde dünyasında bulman hasebiyle, sonunda çürüyüp yok olacak bir beden olarak düÅŸünme; ve böyle düÅŸünmek suretiyle nefsine zulmetme!..

Kendindeki güçleri israf etme!..

Dünya'nın ve dünyevî deÄŸerlerin ÅŸartlanması içinde, Dünya'da bırakıp gideceÄŸin ÅŸeyler için, kendindeki o sınırsız üstünlükleri mahvetme!.."

اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ

Ä°yi bilin ki dünya hayatı sadece bir oyundur, bir eÄŸlencedir, bir süstür; aranızda bir büyüklenme ve mallarda ve evlatta çoÄŸalma yarışıdır! (Bunlar) ÅŸu misaldeki gibidir: YaÄŸmurun yeÅŸerttiÄŸi ekinle mutlu olurlar ama sonra bakarsın ki o yeÅŸillikler kurur, sararır ve toprak olur hepsi! Sonsuz gelecek yaÅŸamda ise ya ÅŸiddetli bir azap veya Allâh'tan bir maÄŸfiret ve Rıdvan vardır. Dünya hayatı nesneleri, kendini aldatmaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.3

(yazılarda birkaç tekrarın olması bilinçli bir tekrar olduÄŸunu hatırlatmak isterim)

Her insan kendi akıl mertebesince sevip, bağlanır.

Tanımadığımız, bilmediÄŸimiz kiÅŸiler ve fikirler hakkında ÅŸüphe duyar tedirgin oluruz.

Günümüz biz Müslümanları kendilerini yaratan hakkında tam bir bilgiye sahip olmadığımız için, halisane bir teslimiyette yaÅŸayamıyoruz.

Emin olun ki kurandaki müÅŸrikler hakkında inen ayetlere baktığımızda, dönemin Rasullulaha karşı çıkanları günümüz Müslümanlarından, Allah hakkında daha çok bilgiye sahipler. (bu baÅŸka bir yazının konusu olduÄŸu için geçiyorum)

Toplumların çok büyük bir kısmı, daha genç yaÅŸlarda kilitlenmiÅŸ beyinlerle yaÅŸamlarını sürdürdükleri için, yaÅŸamdaki sürekli yeni açılımları fark edemiyorlar!

Toplumsal ÅŸartlandırmalar, beyin kilitlenmelerinin en büyük oluÅŸturucusudur…

Daha çok küçük yaÅŸlarda baÅŸlayarak, beyinler pek çok konuda kilitlenmeye baÅŸlıyor.

KulluÄŸun hakkıyla yapılması için Allah’a kendimizce deÄŸil, Yaratanın kendini nasıl anlattığına bakmalı ve o ÅŸekilde iman etmeli…

Arabamızın her ÅŸeyi tamam (biz "Ä°nsan"ı en güzel bir sûrette yarattık.). navigasyonundan tutun her ÅŸey ful donatılmış ama el freni çekilmiÅŸ bir vaziyette gaza basılmakta…

Kullukta ve kulluÄŸun olabilmesi içinde imanda bu ÅŸekildedir.

Bizi harekete geçirmeyecek Allah’ı ve resulünü hakkıyla içselleÅŸtirmeden yapılacak organizasyonlar, dersler ve aklınıza gelebilecek her türlü çalışma bizlere sadece yorgunluk kazandıracaktır. baÅŸarı nebinin ayak izlerini takip etmekten geçer.

Bunların hakkıyla yapılabilmesi içinde ey iman edenler iman edin (Allah’ın sistemi iyi okuyun) teklifini iyi idrak etmemiz lazım. (kendi kozamızdaki yanlış ördüÄŸümüz iman ÅŸablonuna deÄŸil)

Peki, biz ne kadar Allaha iman ediyoruz onun esma ve sıfatlarını ne kadarını kendimizde bulabildik. Allaha teslimiyet ve kulluÄŸun resulullaha teslimiyetten geçtiÄŸini kaçımız idrak edebildi. Kaçımızın aile hayatı, iÅŸ hayatı, komÅŸu akraba iliÅŸkisi akıl ruh iliÅŸkimiz kısacası varlıkla olan iliÅŸkimiz onun buyurduÄŸu gibi oluyor.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ

Ey iman edenler! Allâh'a itaat edin, Rasûle itaat edin 4


 

قَالَتِ الْأَعْرَابُ آمَنَّا قُل لَّمْ تُؤْمِنُوا وَلَكِن قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ وَإِن تُطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَا يَلِتْكُم مِّنْ أَعْمَالِكُمْ شَيْئًا إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Bedevîler (kabileler - aÅŸiretler hâlinde ÅŸartlanmalarla cahilce yaÅŸayanlar): "Ä°man ettik" dediler. . . De ki: "Ä°man etmediniz! Fakat 'müslüman olduk' deyin! Ä°man henüz bilincinizde açıklık kazanıp yerleÅŸmemiÅŸtir! EÄŸer itaat ederseniz Allâh'a ve Rasûlüne, (Allâh) çalışmalarınızdan hiçbir ÅŸey eksiltmez. . . Muhakkak ki Allâh Äžafûr'dur, Rahıym'dir. "

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ

Ä°man ehli ÅŸu kimselerdir ki, varlıklarını Esmâ'sıyla yaratan Allâh'a ve O'nun Rasûlüne iman ettiler; sonra da bunda ÅŸüpheye düÅŸmediler; Allâh yolunda varlıklarıyla ve nefsleriyle (canlarıyla) savaÅŸ verdiler! Ä°ÅŸte bunlar sadıkların (hakikati yaÅŸamlarıyla tasdik edenlerin) ta kendileridir! 5

Anlatılanları anlamayan bizlerin kendi ellerimizle beynimizi nasıl bloke etiÄŸimizden bile haberimiz yok. Yalama yapmış pas tutmuÅŸ yürekle iman etmeye çalışmak sadece bizim gafletimizi artırdığından bile gafiliz.

 KiÅŸinin özündeki Allah’tan ve bunun sonuçlarını yaÅŸamaktan gafil olması, onun gazaba uÄŸramış olmasına yeterde artar…

Devamında buluÅŸmak dileÄŸi ile…

1- zariat suresi 56

2-secde suresi 9

3- hadid suresi 20

4-nisa suresi 59

5-hucurat suresi 14-15

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.