Sosyal Medya

Abdulaziz TANTİK ile mülakat

Sorun Müslümanların kendi sorunlarını kendi çözümleri çerçevesinde yorumlayamamalarıdır.



KD: Demokrasi deyince zihninizde ne canlanıyor, birkaç cümle ile anlatabilir misiniz?

Abdulaziz TANTÄ°K: Batılı liberal sistemin iktidar etme biçimi canlanıyor. Batı kendi karanlık çağından kurtulmak için bir özgürlüÄŸe ve özgüvene ihtiyacı vardı. Bunu liberal felsefede buldu. Ve bu felsefenin oluÅŸturduÄŸu burjuva sınıfı iktidarı, siyaset etme biçimini kilisenin ve feodalitenin elinden almak için demokrasi diye bir siyasal sistem inÅŸa etti. Ve bunu toplumsal sözleÅŸmenin üzerine kurguladı. Kendi ifadeleri ile de bu kötünün iyisidir. Çünkü bütün iktidar etme biçimleri bir ÅŸekilde kötüdür yargısı zaten liberal felsefenin ana izleÄŸidir.

KD: Uygulama vakıası açısından deÄŸil düÅŸünce temeli açısından demokrasi Ä°slam ile sentez edilebilir mi?

Abdulaziz TANTÄ°K: DüÅŸünce temeli açısından demokrasi Batılı felsefenin ve siyasi yaklaşımının dünya görüÅŸünün oluÅŸturduÄŸu bir ÅŸeydir. Bu yüzden Ä°slam ile demokrasi arasında en ufak bir temas dahi olamaz! Son dönemde Ä°slam ve demokrasi tartışmalarında istiÅŸarenin bu ÅŸekilde yorumlanması bir hatadır. Ä°slam, taşıdığı ilahi olma vasfı ile zaten bir baÅŸka ÅŸey ile sentezi mümkün olmayan bir dindir. Bu noktada günümüzde ciddi çalışmalar yapılmıştır ve yapılmaya da devam edilmelidir. Ama ÅŸunun altını çizmeliyim ki Ä°slam kendi başına bir tamlığa iÅŸaret eder ve oluÅŸturduÄŸu ahlaki yapı ile sorunlarını çözüme kavuÅŸturur. Bu ilke asla unutulmamalıdır.

KD: Demokrasinin Batı ülkelerinde uygulandığı ama DoÄŸu ülkelerinde uygulanamadığı, uygulanmadığı için de insanların zihninde gerçeklik kazanmadığı ve bu nedenle Müslümanların demokrasiye ÅŸüpheli gözlerle baktığı tezi sizce doÄŸru mu?

Abdulaziz TANTÄ°K: Demokrasi Batılı ülkelerde uygulanıyor. Çünkü buna uygun bir vasat var. Yani dünya görüÅŸlerine uygun bir kültürün ürünüdür demokrasi. Ve bu konuda bir mutabakat söz konusudur. Ama Ä°slam ülkelerinde ise bunun uygulanmasını zaten ne Batılı ülkeler ne de iktidarları bunu istemektedir. Zaten seçimler de buralarda göstermeliktir. Özellikle de yaÅŸadığımız bu çaÄŸda algı yönetiminin temel unsura dönüÅŸtüÄŸü bir zeminde bir tercihten bahsetmek ne kadar doÄŸrudur. Galip olanın belirlediÄŸi bir yaÅŸam kaybedenler için hep bir hüsran doÄŸurur. Müslümanlar, demokrasi yerine Müslüman ahlakını önceleyerek önce kendilerini deÄŸiÅŸtirmeli ve kurumlaÅŸmalarını da bu çerçeve içinde tanımlamalılar. Sorun Müslümanların kendi sorunlarını kendi çözümleri çerçevesinde yorumlayamamalarıdır. Bu tez bir algı operasyonu gibi durmaktadır.

KD: Ä°slami bir yönetime ulaÅŸmak için demokrasi vasıta olarak kullanılabilir mi? Bunun pozitif ve negatif yönleri nelerdir?

Abdulaziz TANTÄ°K: SözleÅŸme Ä°slami bakışın en önemli göstergesidir. Müslümanlar bulundukları ve yaÅŸadıkları toplumlarda ya da sistemlerde sözleÅŸme temelinde kendileri kalarak bir ahitleÅŸme yapabilir ve insanların Müslümanlıkla buluÅŸmalarına zemin hazırlayabilirler. Bunun Ä°slami bir iktidar getirmesi bir lütuf olarak deÄŸerlendirilmesi gerekir. Bu çerçeve içinde demokrasinin hüküm-fermân olduÄŸu bir yerde Müslümanlar kendi meÅŸru sınırları içinde bir konum alabilirler.

Bunun pozitif ve negatif boyutlarını yukarıda ifade ettiÄŸim çerçeve içinde temellendirmeliyim;

Önce pozitif boyutlarını sıralayalım:

1)        Bir barış ortamında Müslümanlar kendilerini doÄŸru bir ÅŸekilde ortaya koyduklarında önemli bir etki oluÅŸtururlar ve insanlar dinin doÄŸru bir uygulaması ile karşılaÅŸtıkları içinde kabullenmeleri daha kolaydır. Bu noktada MüslümanlaÅŸma tarihini dikkate aldığımızda en önemli MüslümanlaÅŸma hareketleri barış dönemlerinde ve ticari faaliyet veya davet çalışmaları ile gerçekleÅŸmiÅŸtir.

2)        Ä°slami düÅŸüncenin kendini geliÅŸtirmesi ve kurumlaÅŸabilmesi açısından da bu önemli bir konumu ihtiva eder. Müslümanlar herhangi bir baskı altında olmayacakları için güçlerini ve imkânlarını bu yola harcayarak önemli eÅŸikleri aÅŸabilme cehdi ve gayreti ortaya koyabilirler.

3)        Bir örneklik geliÅŸtirerek Müslümanların sosyal alanda birbirleri ile iliÅŸkilerini toplumsal huzura sunarak fiili daveti gerçekleÅŸtirme imtiyazı kazanırlar. Ve birbirleri ile iliÅŸkilerinin ahlaki mahiyeti birçok kiÅŸiyi cezp edecektir. Bu da davet açısından önemli bir kazanımdır.

Şimdi ise negatif boyutlarını da sıralayalım:

1)        DünyevileÅŸme kaygısı, sorunu azalan Müslümanların kendilerini dünyevi kaygılara teslim etmeleri kolaylaÅŸabilir. Bunun örneklerini her tarihsel dönemde gözlemleyebiliriz.

2)        Uzlaşı kapısının aralanması, dünyevileÅŸmenin doÄŸal bir süreci olarak mevcut durum ile uzlaşı arayışı ve dini argümanlara dönüÅŸtürme çabası, hareketi yozlaÅŸtırmaya ve parçalamaya baÅŸlayabilir.

3)        Siyasi entrikalar üzerinden Müslümanların tevhidinin bozulması ve çatışma süreçlerinin baÅŸlaması…

Bu maddelere muhakkak yeni maddeler de eklenebilir ama en genel bakış ile bu tutumları öne alabiliriz sanırım. Ayrıca bu sorunların çözümü de Müslüman ahlakının güçlü bir ÅŸekilde ÅŸahitlik makamında durabilmesine baÄŸlıdır.

KD: Müslümanlar arasında giderek artan ‘’Ä°slam ümmetinin bir olması’’ düÅŸüncesini demokrasi ile gerçekleÅŸtirmek mümkün mü?

Abdulaziz TANTÄ°K: Ä°slam ümmetinin birliÄŸini demokrasi üzerine kurmanın mantığını anlamak biraz zor! Ama kastınız siyasi birlik ise ister demokrasi ister bir baÅŸka yönetim tekniÄŸi ile geliÅŸtirilsin bu önemli mi? Ama mevcut konumda bu tedrici mi yoksa devrimci bir yol veya metot ile mi gerçekleÅŸtirilmeli diye soruyorsanız o zaman bu kavramların doÄŸru bir analizinin gerçekleÅŸtirilmesi gerektiÄŸini ifade etmek isterim. Müslümanların kendisini bir yol ve yönteme mahkûm etmesinin doÄŸru olduÄŸunu düÅŸünmüyorum. Çünkü bunu belirleyen ÅŸartlar her konum, durum ve coÄŸrafya ile kültürde farklılaÅŸabilir. Bu yüzden her ümmetin parçası için aynı yöntemi uyarlamaya çalışmak bir zulme dönüÅŸebilir. Her ümmetin parçası için farklı ve kendi koÅŸullarına uygun bir yöntemin ihdas edilmesi elzemdir. Bunu da yapacak olan ümmetin raÅŸid, aydın ve ulemasıdır.

KD: Tunus’ta Nahda, Mısır’da ise Ä°hvan hareketlerinin demokrasiyle olan imtihanlarını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

Abdulaziz TANTÄ°K: Bize farklı seçenekler oluÅŸturuyorlar. Hareket tecrübemize geniÅŸlik kazandırıyorlar. Özellikle Ä°hvan’ın ortaya koyduÄŸu eylem ve düÅŸünsel saÄŸlamlık ümmete önemli bir örneklik kazandıracaktır. Mevcut koÅŸulların meÅŸru zeminde dönüÅŸümünü saÄŸlamak her zaman öyle kolay olmayacaktır. Nahda hareketi ise bize bazen feragat etmenin ne kadar önemli olduÄŸunu gösterdi. Burada belki temel nokta Ä°slam’ın temel ilkelerinin deÄŸiÅŸmez yapısının ne olduÄŸu ile deÄŸiÅŸebilecek olan ÅŸeyin ne olduÄŸu konusunda bir netliÄŸin ortaya konulması gerekmektedir. Ben ÅŸahsen bu iki örneÄŸin, ümmet olma noktasında önemli bir tecrübeyi içerdiklerini düÅŸünüyorum.

KD: Demokratik deÄŸerlerin geliÅŸmesi ile birlikte toplumun daha fazla sekülerleÅŸtiÄŸi iddia edilmektedir. Türkiye’de Ak Parti’nin demokratik arenada elde ettiÄŸi iktidar baÅŸarısı, bu yönü ile Müslümanların lehine mi, yoksa aleyhine midir?

Abdulaziz TANTÄ°K: Toplumun sekülerleÅŸmesi sorunu sadece demokratik deÄŸerlerle iliÅŸkili deÄŸil sanırım. Müslümanların buna teÅŸne olmaları ile de alakalı bir durum. Yani Müslümanlar para, kadın ve iktidar ile imtihan olduklarında kaybedeceklerini gördüler. Bunun sebepleri üzerinde derin bir ÅŸekilde durmalıdırlar. Bence burada Müslümanların son yüzyılda elde ettikleri eÄŸitim ve bilgilenme süreçlerine yönelik bir eleÅŸtiri de kaçınılmaz olmalıdır. Yani meselenin asıl önemli boyutu biraz içerden bir sorundan kaynaklanmaktadır. Ama dışsal faktörler yok mu? Elbette ki var!

Ak Parti’nin iktidara gelme biçimi bir uzlaşı ile saÄŸlanmıştır. Bu uzlaşı doÄŸal olarak bazı sorunları beraberinde taşıyacaktır. Bu noktada eleÅŸtiriyi harici unsurlara yönelterek kendimizi dışarıda tutacaksak bu yanlış olacaktır ve sorunu sadece katmerleÅŸtirir. Ama ÅŸunu da sormalı deÄŸil miyiz? Peki, bütün ÅŸartlar kendi lehlerine olmasına raÄŸmen Müslümanlar ne ortaya koydular. Ä°ktidarı pekiÅŸtirme çabasının dışında… Åžimdi eÄŸri oturup doÄŸru konuÅŸalım; Ä°ktidar hem bir avantaj hem de bir dezavantajdır. Yukarıda bunları maddeler halinde sıralamıştım. Yani bence Müslümanlar kendi müktesebatlarını yeniden deÄŸerlendirmeyi öne almalılar…

KD: Türkiye’de son dönemde baÅŸlayan sistem tartışmasını nasıl deÄŸerlendiriyorsunuz?

Abdulaziz TANTÄ°K: Müslümanların sistem tartışmasını yapabilmeleri için sistem kavramının neye tekabül ettiÄŸini tam olarak idrak etmeleri ÅŸarttır. Ayrıca bir sistem analizi için mevcut sistem analizinin doÄŸru bir ÅŸekilde okumasını yapabilmeye baÄŸlıdır. Belki de en önemlisi Müslümanların kendi sistemlerinin neye tekabül ettiÄŸine dair bir bakışının olması gerektiÄŸinin bilincinde olmalarıdır. Bugün artık bir ÅŸeyi çok net anlamış olmalıyız ki Müslümanlar bilgi ve bilgilendirilme süreçleri üzerinde yeterli düzeyde müdrik deÄŸiller. Kendi bilgi sistemleri ile iliÅŸkileri de çok sığ bir düzeydedir. Önce bu durumun aleyhten lehe çevrilmesi gerekir.

 

Sonuç itibarı ile bir sistem tartışması ufuk açıcı olur. Bu gerekli ve sürdürülmesi gereken bir tutum olarak kayıt altına alınmalıdır. Ama dediÄŸim gibi bunu çok ciddi ve doÄŸru bir yöntemle oluÅŸturabildiÄŸimizde semeresini verebilir. Yoksa yine kendimizi avutmak için baÅŸka bir sebep inÅŸa etmiÅŸ sayılırız. Umarım ümmet kendi ayakları üzerine yeniden dikilir ve dirilir. Kendi ruhunu inÅŸa eder ve tarihsel ÅŸartları aÅŸan ahlaki yapısını yeniden kurarak varlığını insanlığa bir muÅŸtu olarak serimler… 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.