Sosyal Medya

Makale

7 Şubat bugüne ne değişti?

HerÅŸey beklendiÄŸi gibi, hatta daha da hızlı geliÅŸiyor aslında. AK Parti’de aktif siyasetin dışında kalan isimlerin yaptığı çıkışlardan tutun da, MHP’deki kurultay tartışmasına, hatta CHP içinde baÅŸlayan tasfiye sürecine kadar herÅŸey yakın gelecekte baÅŸlayacak büyük hareketliliÄŸin habercisi. Cumhuriyet Gazetesi’ndeki ‘Balbay’ hamlesini de unutmayalım.

Herkesin önümüzdeki dönemde neler olacağını doÄŸru okuduÄŸunu söylemek kolay deÄŸil elbette. Kimileri yeniden siyasete tutunmak, kimileri mevcut pozisyonlarını korumak için harekete geçiyor. Dolayısıyla AK Parti tarafında ortaya çıkan hareketlilikle MHP’de olup biten veya CHP’deki tartışmalar ilk bakışta birbirinden bağımsız da okunabilir. Ancak Türkiye’nin ve bölgenin gidiÅŸatına baktığımızda, bu hareketliliÄŸi ‘yeni bir cephe’ açmak isteyenlerin yönlendirdiÄŸini düşünmek de akla aykırı gelmiyor.

Bu satırları yazarken takvime bakıyorum. Tarihler 7 Åžubat’ı gösteriyor. Bundan tam dört yıl önce MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan’ı ifade vermeye çağıranların baÅŸlattığı siyasi krizin anlamı, bugünden geriye baktığımızda çok daha farklı. Fidan’ı ifade vermeye çağıranlar, bir yandan BaÅŸbakan Tayyip ErdoÄŸan’ı tasfiye eden büyük operasyonu ilan ediyor; diÄŸer yandan da yeni bir siyasi yapılanmayla yola devam etmeyi hesaplıyordu.

KuÅŸkusuz o zaman da bugün de bu operasyonun sahibi paralel çete deÄŸildi tek başına. Paralel çetenin buradaki rolü, devlet içinde ele geçirdiÄŸi güçle, sahip olduÄŸu bilgi ve belgelerle, hepsinden tehlikelisi bunları istediÄŸi gibi yönlendirme kabiliyetiyle öncü rol oynamaktı. Emniyet ve yargı hattında sahip olduÄŸu ve ne yazık ki o dönemde AK Parti’nin ÅŸimdilerde ‘çıkış’ yapan isimlerinin göz yumduÄŸu yapılanma, MÄ°T MüsteÅŸarı’nı ifade vermeye çağıracak cüreti saÄŸlamıştı onlara. Paralel yapı, bu adımları atarken, siyaseti parçalayarak ErdoÄŸan’ı yalnızlaÅŸtıracağını da hesap ediyordu.

2012’den 2016’ya geçen zaman içinde aslında tablo çok da deÄŸiÅŸmiÅŸ görünmüyor. Sözgelimi o zaman Hakan Fidan’ın ifadeye çaÄŸrılmasını sıradan bir hadise gibi görmeye/göstermeye çalışan, hatta ‘MÄ°T’in içinde de temizlik lazım’ diyenler vardı. EÄŸer BaÅŸbakan ErdoÄŸan tarihi bir karar verip, üstelik ameliyatını erteleyerek Fidan’a ‘ifade vermeye gitme’ demesiydi, bugün Türkiye nerede olurdu? Tahmin etmek bile ürkütücü.

Ondan sonraki her kritik geliÅŸmede neredeyse aynı sahne yaÅŸandı. Gezi’de, 17-25 darbe giriÅŸiminde önce pekçok isim yalpaladı. Kimi ‘anlama çabası’na giriÅŸti, kimi arabulucu rollere soyundu. Sessiz kalıp ‘bakalım bu iÅŸler nereye gider’ diyenleri, bana dokunmasınlar da ne halleri varsa görsünler diye bekleÅŸenleri de unutmayalım. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan ‘farklı görüş’ ve ‘arayışlar’ın bir geçmiÅŸi var. Esasen kimin nerede durduÄŸu da asla ÅŸaşırtıcı deÄŸil.

Tayyip Erdoğan yoluna devam ettikçe, saflar netleşmeye başladı. Önce 2014 yerel seçimleri, ardından cumhurbaşkanlığı seçimleriyle Erdoğan tüm hesabını millete havale etti ve ayakta kaldı.

Åžimdi, bir yandan terörle mücadele, diÄŸer yandan Suriye baÅŸta olmak üzere bölgemizdeki olaÄŸanüstü hareketlilik ve CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın yeni yol haritasının yavaÅŸ yavaÅŸ netleÅŸmesiyle siyasetin bir anda hareketlenmesi elbette tesadüf deÄŸil. Birileri, Devlet Bahçeli’nin liderliÄŸinde bir MHP deÄŸil, kendi operasyonları için kullanışlı bir parti için çabalıyor. DiÄŸer yandan AK Parti’nin aktif siyasetin dışında kalan isimleri üzerinden partinin içine doÄŸru bir dalgalanma/yarma harekatı oluÅŸturulmak isteniyor. HDP’nin zaten uzun zamandır bir ‘proje’ partisi olarak nerede durduÄŸu malum.

Sözün özeti, 7 Åžubat 2012’den bu yana deÄŸiÅŸen birÅŸey yok aslında. ErdoÄŸan’ın yürüyüşünü durdurmak için yine çok yönlü bir cephe hazırlığı var. Bakalım kim nerede duracak veya nereye savrulucak? Ä°zleyip göreceÄŸiz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.